Efe'nin yaşı

Lilypie Fourth Birthday tickers

31 Aralık 2014 Çarşamba

Yeni yıl partisi

30 Aralık'ta okulun yeni yıla merhaba partisi vardı.Kostümlü olduğu eve gelen kağıtlarda yazıyordu.Aldı beni bir düşünce.. Huylu oğluma nasıl bir kostüm alsam da inat etmeden giymesini sağlasam diye.. Maskeli kostümleri hayatta giymezdi. Sonunda kendi kıyafetlerinin üzerine giyebileceği ince bir kızılderili kostümü bulduk.. Çok da yakışmış laf aramızda.. Hatta kafasına taktığı ve üstünde tüyü olan bir bantı bile vardı :)
Çekilen fotoğraflarda mutsuz duruyor biraz ama sorduğum zaman güzeldii dedi..Umarım eğlenmiştir.




22 Aralık 2014 Pazartesi

Bak sen şu Pelin'e..

Oğlum ilk aşkını yaşıyor galiba.. Bir süredir daha önce de bahsettiğim "bana bakan arkadaş" diye irinden bahsediyordu. Arkadaşlarının ismini hiç söylemiyor. Öğretmeninden öğrendiklerimi ben söyleyince söylemeye başlıyor. Ama bu arkadaşından hep bana bakan arkadaş diye sözediyordu. Turuncu işaretli,beyaz nike ayakkabıları olduğunu, saçlarının dalgalı olduğunu biliyorduk sadece. Öğretmenine söylediğimde bulamadı ilk başta. Sonra bir gün deftere yazmış. Çocuk Nike ayakkabılarını giyince Nurşen öğretmen hemen farketmiş ve bingoo.. Efe'ye bakan arkadaşın ismi Pelin.. E ben erkek bekliyordum, kız çıktı.. :) Ne bileyim arabaya bindik falan diye anlatınca hep erkek diye şartlanmıştım açıkçası.. İsmi öğrenince Efe'ye de Pelin diye bahsetmeye başladım.Pelin ile oynadınız mı? diye sorunca yüzünde güller açıyor resmen.. Pelin bana yemek yaptı, ben de yedim, sonra o yıkadı diye anlatıyor.
Bugün de anneme "Pelin beni seviyoor" diyivermiş. Annem nereden anladığını sorunca da "Beni yanağımdan öptüü" demiş..
Yavrum aşık oldu galiba..:)

Yerli Malı Yurdun Malı Herkes Onu Kullanmalı

Okulda yerli malı kutlaması yaptılar. Velilerden de okulda sergilemek üzere varsa yöresel kıyafet, eşya gibi şeyler isteidler. Bir de kutlama için bazı yiyecekler. Bizim payımıza 100gr keçi boynuzu ile 500gr tuzlu fıstık düştü.
Facebookta yayınladıkları fotoğraflarda çok güzel köşeler yaptıklarını gördüm. Yer sofraları kurup yiyecekleri yemişler hep birlikte.. İlk kez Efe'nin de resmen poz verdiği fotoğraflar yakalamışlar.. Görür görmez bayıldık maaile.. :)





Haftasonu ödevi

Okulun websitesinde her cuma o hafta ne işledikleri ve haftaya hangi konuları işleyecekleri, geziye gideceklerse nereye gidecekleri gibi bilgileri içeren bülten yayınlanıyor. Bir de haftasonu ödevi altında anne-baba ve çocuğun beraber vakit geçirmesini hedefleyen, çocuklara ödev, görev bilinci aşılamaya yardımcı olduğunu düşündüğüm ödevler veriyorlar. Katılım serbest tabi ama ödevini okula götüren çocukların eline gülen surat çiziyorlar veya gülen surat şeklinde sticker yapıştırıyorlar.. Biz de elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz.Geçtiğimiz günlerdeki bir ödevi kış mevsimini anlatan fotoğraflar bulup bir dergi oluşturmaktı. Hemen internetten fotoğraflar bulundu, bastırıldı. Siyah kartın, kurdele vs. malzemeler alındı vee pazar günü faaliyeti olarak daha çok baba-oğul işe koyuldular. Ne yalan söyliyim benim el işi ile aram hiç yoktur. Dolayısıyla bu iş marifetli babaya kaldı.. :)
Çok keyif aldık ama ..:)









Tribini sevsinler

Bana kızdı bir gün. Surat asacak ya, naz yapacak ya, zoraki ağlamaya çalıştı durdu.Geçti koltuğa, bana arkasını döndü, bir yandan ağlama sesleri çıkartıyor, ağlamaya çalışıyor ama beceremedi bir türlü. :)
İşte saniye saniye surat ifadeleri.. :)




Neee!! Zatürre mii?

Efe malum bu sene yuvaya başladı. Kışın gelmesiyle birlikte de beklenen oldu ve sürekli burnu akmaya, öksürmeye başladı. Ekim ortasında önce Suprax ile başladı antibiyotik maceramız.. Yanına da Bricanyl şurup.. Nilgün hanım 1 hafta sonra muhakkak kontrole gitmemizi, gerekiyorsa akciğer filmi çektireceğimizi söylemişti.Kontrole gittiğimizde öksürük bitmiş,göğsü rahatlamıştı.1 hafta sonra 29 Ekim günü yükselen ateşi düşüremeyince soluğu acildeki çocuk doktorunda aldık. O da başka bir antibiyotik verdi. Kullandık kullanmasına ama hırıltı tam geçmedi bu sefer.. Bir denefes alıp verirken farklı birşeyler olduğunu hissettik.8 Kasım Cumartesi günü öksürük iyice derinleşince, göğsünü koparırcasına öksürünce, hafif bir ateş de çıkınca bu kez akşamı beklemeden, hazır kendi doktoru hastanedeyken götürmek istedim. Altan çalışıyordu, arabaya atladığım gibi soluğu hastanede aldım. Nilgün Hanım muayene etti uzun uzun ve göğsünün dolu olduğunu, bu kez akciğer filmi istediğini söyledi. Bir de kan tahlili verdi. Önce kan verdik, arkasından da film çektirdik. Film sonuçları ile ilgili raporu okuduğumda işgillendim. Çünkü pnömonik oluşumdan bahsediyordu. Kan tahlilinin de sonucu çıkınca tekrar doktorumuzun odasına geçtik. Nilgün Hanım tahlil sonuçlarına şöyle bir baktı, daha filme bakmadan, "zatürre" dedi.. Film raporuna bakınca da zaten teyit etti. Hatta Efe'nin filmindeki görüntüye "kalbi silmek" dediklerini, enfeksiyonun kalp konturunu sildiğini gösterdi. Yatırıcam sizi dedi. Şoka girdim ben, kadının yüzün boş boş sırıtıyorum farkındayım ama engel olamadım resmen kendime. O da farketti, "farkındayım sen şu an şoka girdin, birazdan ağlamaya başlayacaksın" dedi ve ben o an ağlamaya başladım zaten. Zatürre'nin yeni tip bir virüsünün ortalıkta olduğunu, Efe'nin yatan 4.çocuk olduğunu söyledi. En az 72 saat buradasınız dedi..Yatış işlemlerinin ardından odamıza geçtik.Hemen Altan'ı aradım eşya getirmesi için.
Hemşireler Efe'ye damar yolu açmak ve serum bağlamak için geldiler.. 2 hemşire, ben bir de hasta bakıcı zar zor tutabildik de damar yolunu açtık. Yavrum neye uğradığını şaşırdı.. Buharla ilaç verme kısmı ilk başlarda daha da zordu. Ama zaman geçtikçe alıştı neyse ki..
3,5 yaşındaki bir çocuğa göre 3 gün, sürekli elinde serumla yine iyi durdu oğlum. Onunla yaşamaya alıştı.
Biz hastane odasını eve çevirdik. Arabalar, legolar.. severek oynadığı ne varsa geldi odaya..
Uyurken zor oluyordu tabi, çünkü kablonun üstüne yatınca ilaç gitmiyor tabi.. sürekli tetikte uyuyarak 3 gün geçirdik..





Bu süre içinde 1 kere damar yolu çıktı, öbür eline bir daha açtılar..Arada seruma ara verip koridorda, hastane içinde dolaştırıyorduk ama tabi tekrar takınca bu sefer ilaç yakıyor ve ağlıyordu bir süre..Zor bir süreçti ama çok şükür geçti gitti.. Bir daha tekrarlanmamasını diliyorum..Ama endişelenmemek mümkün değil çünkü Efe adam gibi hiçbir şey yemiyor. Hatta son zamanlarda çorba harici hiçbirşey yemiyor diyebilirim. Çorbanın içine tavuk, köfte, pirzola, balık katarak ihtiyacı olan gıdaları vermeye çalışıyoruz bir şekilde. Maşallah ilaç, şurup içmeyi seviyor. Tahin-pekmez karışımını ilaç diye yediriyoruz. Mandalina, portakal suyunu o görmeden sıkıp boş bir şurup şişesine koyuyor ve şurup diye içiriyoruz. Ballı ekmeğe veya kaşık kaşık bal yemeye dadandı bu ara.. Normal birşeyler yiyor diye seviniyoruz işte:) Çareler tükenmiyor. Bir şekilde vitamin almasını sağlamaya çalışıyoruz..Ama bu durum gerçekten çok yoruyor ve düşündürüyor beni..

Eve döndükten sonra eve de buharla ilaç vermek için bir nebülizatör aldık.Ventolin ve Pulmicort ilaç kullandık. 3 hafta okula gitmedi hastalık sonrası. 4.hafta gitmeye başladı. 4 gün sonunda tekrar burnu akmaya,öksürmeye başladı Soluğu hastanede aldık tabi korkudan. Bu kez ciğerlere inmemiş neyse ki ama dikkat etmek lazım tabi. Bu kez Air Chamber diye bir aletle ilaç vermeye başladık. Bu alet için olan ilaçlar da sprey şeklinde.Ventolin ve Flixotide veriyoruz. her ikisinden de 2şer fıs.. Ayrıca alerjik bir bünyesi olduğu da belli bu sebeple Zaditen kullanıyoruz koruma amaçlı. Bu sene böye geçecek belli.. Seneye herşeyin normale dönmesini diliyorum..

Döner umarım..

2 Aralık 2014 Salı

Deli Zeyna ile Deli Efe'nin maceraları sürüyor..:)


Sayılı Pijama

Ne zamandır aklımdaydı sayılara olan aşırı ilgisi sebebiyle sayılı nevresim takımı ve pijama almak istiyordum. Nevresim takımını henüz bulamadım ama aradığım pijamayı Mothercare'de buldum.. Nasıl beğendi, mest oldu görünce anlatamam.. Sevdi elleriyle, hemen giymek istedi.. :)

Bu mutluluğu herşeye değer..


Laf Ebesi


Her gün yeni bir macera.. Yeni laflar, yeni öğrendikleri..Neler var neler..

**Bir gün servisten anneme "Kankaa" diyerek inmiş. Bir arkadaşı ona öyle diyormuş..

**Okuldan geldiğinde annemden çikolata istemiş. Evde olduğu için markete götürmemiş annem. Sen misin markete götürmeyen.. Hemen oracıkta, sokakta, yere oturuvermiş ve patlatmış lafı: "O zaman yere otururum ben de" ... :),

**-Ben okulda çok konuşmuyorum
-Neden konuşmuyorsun Efe?
-Yaramaz çocuklar konuşmaz, o yüzden ben de okulda konuşmuyorum..

**Ekim ayı sonundan beri hastalık, grip yakamızı bırakmadı. İlk günlerde doktorumuz öksürük için Bricanyl isimli bir ilaç vermişti. Ancak aromalı şuruplara alışkın, şurup içmeye bayılan Efe bu şuruptan nefret etti. Kaçar oldu şişesini görünce.. Tadına baktık, gerçekten de nasıl acı nasıl acı..Kontrol için doktorumuza gittiğimizde ise Nilgün Hanım'a bakıp şöyle dedi:Bricanyl ağzımı acıtıyor, beni acıtıyor o!!! 

**Benzer bir diyalog da bir akşam ateşi düşmeyip soluğu acildeki çocuk doktorunda aldığımızda kuruldu. Nöbetçi çocuk doktoru: Bir yerin acıyor mu? Kulağın, boğazın? Efe'nin cevanı hazır: Bricanyl acıtıyor beni!!

**Geçen gün anneannesi yemek yaparken o da dereotu ayıklamak istemiş, ayıklamış da.. Bitirince de dönüp:"Teşekkür et banaa" diyivermiş..

**Ben: Efeee, sen sıpa mısıın?
Efe: Değilim
Ben: Kuzu musun?
Efe: Değilim
Ben: Nesin peki?
Efe: Erkekim
Ben: ???!!!

**Okuldaki arkadaşlarının isimlerini söylemiyor ama öğretmeninden bazı isimleri öğrendim. Poyraz en çok oynadığı, Ece,Duru,Ali Kerem,Yasin..Ama Yasin'i sevmiyor çünkü sınıftaki doktor setiyşe Efe'yi kolundan muayene ediyormuş..:) 

**Bir de "bana bakan arkadaş" diye isimlendirdiği biri var ama kim olduğu bilinmiyor. Öğretmenine Efe'den duyduğum kadarıyla bahsettim özelliklerini ama o özelliklerde kimseyi bulamadı.. Çok merak ettim açıkçası.. Acaba uyduruyor mu?Ama bir sürü ayrıntı verdi çocukla ilgili..

**Şu genler hakikaten ilginç..Mandalinanın suyunu sıkıp şurup şişesine koyuyoruz, normal versem hayatta içmez ama şurup diye lıkır lıkır içiyor.. Ama anası kılıklı.. İçtiği bardağun kenarına mandalinanın taneleri gelirse hemen bardağın temiz tarafını çevirip oradan içmeye devam ediyor :) Eh benim de 35 yaşıma yaklaştığım şu günlerde alen portakal suyu vs. içerken pütürden hiç hazetmediğimi ve bardağı çevire çevire içtiğimi düşünürsek... Armut dibine düşer diyebiliriz sanırım.. :)

**Yemek konusu hala sorunumuz.. Artık kül yutmuyor hiçbir şekilde oyalanmıyor.. yani öyle eline oyalanabileceği birşey verelim o arada hemen yedirelim olayı hayal.. Gaza gelip koşarak geldi masaya, sonra bir anda arkasını dönüp gitti.. Noldu diye sordum: Vazgeçtim yemekten.. :)!!!