Efe'nin yaşı

Lilypie Fourth Birthday tickers

24 Aralık 2011 Cumartesi

Ek besinlere başladıııııkkk!!!!

5.ay kontrolümüzde Efe'nin bu ay 400gr aldığı ortaya çıktı. Yani, büyümesi için gerekli olan vitaminlerin tamamını artık anne sütünden alamıyor olduğu için ek besinlere geçme zamanı gelmişti.
Bu amaçla Nilgün Hanım bir program oluşturdu bize. Buna göre; sabahları işe gitmeden, saat 07.00-07.30 gibi Efe'yi uyuyor olsa bile emziricem. Daha sonra saat 10.30da annem biberonla 150-180ml arası süt içirecek oğluma. Öğleden sonra 14.00da bu ayki ek besinimiz olan havuç-patates karışımı püreyi yiyecek oğlum. Daha sonra saat 17.00da bu sefer 100ml anne sütü içine 4 tepeleme tatlı kaşığı Bebelac Çavdarlı-Mısırlı kaşık maması koyup yediricez. Gerçi henüz hiçbir yerde çavdarlı,mısırlısını bulamadık ama..:(

Sebze püremizin doktorumuz tarafından verilen tarifi şöyle:

Geceden ıslattığımız 1 çay kaşığı esmer pirinç, 1 havuç,1 patates, 1 dal maydanozu 2 kupa su ile haşlıyoruz. Sebzeler yumuşadıktan sonra maydanozu çıkartıyoruz ve tel süzgeçten geçiriyoruz. Daha sonra 1 tatlı kaşığı sızma zeytinyağı ve 1 çay kaşığı irmik ekleyip 5 dakika daha kaynatıyoruz. Veeeeee enfess, Efe'nin ağzına layık sebze püremiz hazııırrr..Bu ölçüyle yaptığımız püre 2 öğünlük olup ilk öğün sonrası kalanı cam kavanozda saklamamız gerekiyormuş.

Yemek yedireceğimiz zaman ortam değiştirmemizi, oturduğumuz odadan başka yere geçmemizi tavsiye etti Nilgün Hanım. Yemek bitene kadar kesinlikle ağzını, yüzünü silmeyecekmişiz. Böylece ağzını sildiğimizde yemeğin bittiğini anlayacakmış. Ayrıca yemeği 20 dakikada yedirmemiz gerekiyormuş. Bu şekilde bir yemek adabı ve alışkanlığı öğrenecekmiş oğlum.

Bugün ilk denememizi yaptık. Gerçi ikiye böldüğüm pürenin yarısını bile bitiremedi Efe ama olsun..20 dakikada, ilk sefer için çok da fena değil bence..

İlk denememizde Efe sürekli suratını buruşturma ve dolayısıyla tükürme hareketi yaptı. Arada güldü ama çoğu zaman ağlamaklı oldu, "anne bu ne şimdi? nerede benim sadık dostlarım memeler?bu tatsız şeyi niye bana yediriyorsun?" akışları attı.. Sonlara doğru iyice söylenmeye başlayınca, e zaman da dolunca arkası yarın dedim ve sildim oğlumun ağzını bir güzel.. Henüz mama sandalyesi almadığımız için ana kucağını mutfak sandalyesinin üstüne koyup orada yedirdik. Önümüzdeki hafta alıcaz inşallah şöyle güzel bir tane....

Beni siz uyutmadınız, ben kendim uyudum,gururluyum duruşu:)



20 Aralık 2011 Salı

Eğitim şart

4.ay kontrolünden beri doktorumuzun tavsiyesiyle Efe'yi destekli de olsa oturtmaya başladık.

İlk günlerde çok fazla oturmuş şekile kalamıyordu, hemen kayıyor ve yatar pozisyona geliyordu. Ama son günlerde artık oturmanın tadına vardı oğlum ve uzuunn süre karşılıklı oturuyor ve sohbet ediyoruz. Bu egzersizler sırasında bir de yeni aldığım kitabı açıyor ve Efe'nin sayfalardaki dokulara dokunmasını sağlıyoruz. Kitabımızın adı, Bebek Dokun Öğren: Neşeli Hayvanlar. Her sayfada çeşitli hayvanlar var. Bazılarının üstünde gerçeklerine benzer dokular var. Mesela kelebeğin kanatları, timsahın derisi, filin gövdesi dokunabilir nitelikte. Tabi biraz daha büyüdüğünde daha çok anlayacak ama şimdi de bakıyor sayfalarına ve yemeye çalışıyor:)


11 Aralık 2011 Pazar

İyi ki doğdun Elif...

Efe bugün ilk kez bir doğumgününe katıldı. Aylin ile Mustafa'nın tatlı kızları Elif'in bugün 2.yaşgünüydü. Bütün arkadaşlar tam kadro oradaydık.

Başta çok keyifliydi Efe ama sonlara doğru hem uykusu geldi hem de kalabalıktan sıkıldı sanırım ki huysuzlanmaya başladı. Arabaya binip yola çıkar çıkmaz da gözler kapandı zaten..:)

Elif 2 sene önce bugün, yağmurlu bir günde dünyaya gelmişti. Benim için ilk arkadaş çocuğu Elif olduğu için özel bir yeri vardır. Doğduğundan beri de yakın takibimizde kendisi. Çok tatlı,bıcır bıcır bir kız çocuğu oldu artık.. İnsan sürekli görünce ne kadar büyüdüğünü farkedemiyor bazen. Şimdi bebeklik fotoğraflarına bakınca ne çabuk geçti zaman diyorum. Bir bakıcaz Efe'nin de 2.yaş gününü kutlayacağız hep beraber..

2.yaşgünü Aylinlerin ve Elif'in amcası Mehmet'in evinde oldu. Aynı apartmanda oturunca 2 evi de kullandı Ak ailesi. Elif, Mickey-Minnie Mouse karakterlerini çok sevdiği için partinin konsepti de Mickey Mouse ve arkadaşlarıydı. Bütün ev bu karakterlerin oyuncaklarıyla ve resimleriyle süslenmişti. Masa örtüleri,tabaklar,peçeteler,pasta ve kuraabiyeler de hep güne özel olarak Mickeyliydi. Gelenlere hatıra olarak da Elif'in fotoğrafının basılı olduğu bir buzdolabı magneti hediye ettiler.

Aylincim, Elifinizle sağlıklı,mutlu, huzurlu nice yıllar geçirirsiniz inşallah. Elif hep böyle mutlu, neşeli bir kız olur umarım.

6 Aralık 2011 Salı

Burcu ile Serkan gelmiş hoşgelmiişşşşş

Cumartesi akşamı Efe'yi görmeye biricik teyzesi,annesinin üniversiteden arkadaşı olan Burcu ve eşi Serkan geldi. 1 seneden fazla zamandır görüşememiştik. Bol bol hasret giderdik.

Bir zamanlar hergün gördüğünüz, herşeyinizi paylaştığınız birini ne kadar zaman geçse de yeniden gördüğünüzde kaldığınız yerden devam ediyorsunuz ya. Bu çok güzel.

Saf, doğal bir dostluk oluyor okul zamanında kurduklarınız. İş hayatında olmuyor mu böyle dostluklar derseniz tabi ki oluyor ama azınlıkta bence.

Biz de Burcu'yla böyleydik işte. 5 senemiz birarada,mutlu mesut geçti. Sonra okul bitti. İş hayatı bambaşka yerlere savurdu bizi. Ben İstanbul'a geldim.(hoş beni pek savurmadı. güle oynaya, kendi isteğimle geldim ama neyse;)).. Burcu güya her haftasonu İstanbul'a gelecekti ama şu 6,5 senede toplasan 4 defa geldi anca. Zaman zaman yüzyüze,zaman zaman telefonla, zaman zaman da eposta ile güncelledik birbirimizi.

Gönül ister ki sürekli görüşelim ama olmuyor ne yazık ki.. Yine de Burcucum, seni görmek çok güzeldi. Zaman su gibi akıp geçti her zamanki gibi yanında. Efe de ilk başta ağlasa da seni çok sevdi bence. Umarım seni bir sonraki görüşü askere giderken ya da evlenirken olmaz;)

5 Aralık 2011 Pazartesi

Tosun Efe ile Çiroz Zeyno piyasada

Pazar günü hava çok güzel olunca, Alanya tatilinden beri görüşemediğimiz Yağcıgiller ile soluğu Bağdat Caddesi'nde aldık. Caddebostan'dan Suadiye'ye kadar uzun bir yürüyüş yaptık. Bu yürüyüş sırasında İlker'in de dediği gibi "sanırsın nüfus patlaması var"dı. Hava güzel olunca bebeğini ve bebek arabasını kapan caddeye gelmişti.

Efe ile Zeynep yolun büyük çoğunluğunda uyudular. Yavrularım yazık kat kat ve kalın giyinmekten kıpırdayamıyorlardı bile. Uyandıklarında caddenin yılbaşı için en güzel süslenmiş mağazası olan Vakko'nun önündeydik ve hazır uyanıklarken kucağımıza alıp gördüğünüz bu güzel görüntüleri yakaladık.

Van Kahvaltısı

Geçtiğimiz Cumartesi günü, daha önce Grupfoni'den aldığım Van Kahvaltı Sofrası Bağdat Caddesi şubesine kahvaltıya gittik çoluk çocuk. Normalde 30 tl imiş, biz 15tlye almıştık. İyi ki de öyle yapmışız. Yoksa içime otururdu valla.

Önce tereddüt etmiştik çok kalabalık olur mu, bebek arabası ile sıkıntı olur mu falan diye ama mekan genişçe. O açıdan pek sıkıntı olmadı. Sadece sürekli koşturan garsonların hızlı hareketi Efe'yi kahvaltının sonuna doğru biraz sıktı. Çocukcağız nereye bakacağını şaşırdı..

Kahvaltıya gelincee.. Peynir çeşitleri ve Van'a özel bir lezzet olan Mırtua haricinde pek memnun edemedi bizi. Hele kavut diye birşey vardı ki ağzımızda büyüdü resmen. Yutamadık bir türlü. Mekanda aynı zamanda türlü çeşit bal da satıldığı için olsa gerek genelde kahvaltı bal üzerine kurulmuştu. Yoğurt üzerine bal, antep fıstığı ile bal karışımı, süzme bal gibi çeşitlerin yanında otlu peynir ve diğer peynir çeşitleri,zeytin,domates,salatalık, cacık,mırtua,kavut,kaymak vardı. Ayrıca sucuklu,kavurmalı yumurta çeşitlerinden biri de istenebiliyor dediler. Önce sucuklu istedik. Ancak daha sonra Altan kavurmalının da tadına bakmak isteyince bir tane de kavurmalı söyledik. Hatta mekanın sahibi "hiç sorun değil" falan diyince para almayacak sandım ne yalan söyleyeyim. Ancak çıkarken 1 kişilik kahvaltıya 15 tl ödemişken tek bir porsiyon kavurmalı yumurtaya 8tl istemeleri beni benden aldı doğrusu.


Yapmak ya da yap(a)mamak

İlk aydan beri kullandığımız D vitamininden sonra 4.ay kontolümüzle birlikte hayatımıza ve Efe'nin ağzına bir de Demir vitamini girdi. Günde 2 kere, 4er damla Vegaferon içiyor oğlum.


Suratının aldığı ifadeden tadından pek hoşlanmadığını tahmin ediyorum. Bütün önlükleri, kıyafetleri pas rengine boyamasından ötürü ben de kendisinden pek hoşnut değilim.

Demir vitamininin bir kötü yanı daha var-ki bence en kötüsü. Kabız yapıyoooorr. Hamilelikte ben de kullandığım için biliyordum gerçi ama yine de belki Efe'de olmaz diye ümit ediyordum. Vitamini kullanmaya başladığımızdan beri normalde 2 veya en fazla 3 günde bir kaka yapan bebek,7-8 günden önce yapmaz oldu. Hal böyle olunca hemen doktorumuza sorduk ve günde 1 çay kaşığı zeytinyağı vermeye başladık. 2 haftadır bu durumdayız. Oğlum bu sayede anne sütü ve vitaminler haricinde bir dünya nimeti olan saf,halis sızma zeytinyağı ile tanıştı. Kaşığı yalayıp durduğuna göre tadını da fena bulmadı. Zeytinyağını içtikten sonraki ilk 1 saat içinde midesinde bir hareketler oluyor herhalde ki bacakları kasıyor ve ağlamaklı oluyor.


Umarım vitamine alışır o minik bünyesi de normal düzenine geri döner..

2 Aralık 2011 Cuma

Efe'nin adası vaaaaaaarrr!!!

Doktorumuz her ay klasik olarak Efe'yi yüzükoyun yatırarak kafasını tutup tutamadığının kontrolünü yapıyor. Annemin Efe doğduğundan beri hergün, her uyandığında 10 dakika yüzükoyun yatırması sayesinde bu kontrolden her seferinde başarıyla geçiyor oğlum. Bu ay Nilgün Hanım bu şekilde yatırdığımızda göğsünün altına yüksekçe birşey koyup destek yapmamızı ve Efe'nin elimizde tuttuğumuz bir nesneye uzanmasını sağlamamızı istedi.

Anneannesi de eve giderken bir oyuncakçıda gördüğü Playgro'nun rengarenk bir oyun halısını alıvermiş torunu için. Efe bu halıyı çok sevdi. Artık bir mammaroo'da, bir halısında vakit geçiriyor. Halı, kare ve geniş olunca da yayılarak yatıyor üzerinde. Yan yatırıyoruz bir köşeye,az sonra bir bakıyoruz bir başka köşeye kaya kaya gitmiş kendisi.. Oyuncaklara kah uzanıyor, kah onları ağzına alıyor. Hışır hışır çıkan seslere gülüyor bazen. Çaktırmadan televizyon izlemeyi de ihmal etmiyor arada;)Televizyonu göremeyeceği şekilde yerleştiriyoruz, bu sefer de kafasını geriye doğru çevirip görmeye çalışıyor. O hali de görülmeye değer oluyor doğrusu;)





23 Kasım 2011 Çarşamba

Yalnız geceler...

Doktorumuz Nilgün Hanım ile daha önceki aylarda konuşmamızda 4.aydan itibaren Efe'yi odasına geçirmeyi konuşmuştuk. Bu ayki kontrolümüzde de artık kendi odasına geçirmemizi tavsiye edince hemen uygulamaya aldık. Ancak birçok doktorun önerisi olan Ferber yönteminden bahsetmedi Nilgün Hanım bize.

Ferber yönteminin sıkı savunucuları olduğu kadar bu yönteme karşı olanlar da var.

Yöntem ismini 1869'da kurulan Boston Çocuk Hastanesi'nin Pediatrik Uyku Bozuklukları merkezinin direktörü olan Dr.Richard Ferber'den almış. Temel teorisi, bebeklerin uyumadan önce kendilerini telkin etmeleri ilkesine dayanıyor. Dr.Ferber' e göre, bebeğin uyku öncesinde belirli bir rutini olmalı. Örneğin aynı saatte yatırmak,aynı saatte uyumasını ve uyanmasını sağlamak gibi. Her gece aynı saatte yatağına koyun, kendi kendine oyalanırken yanında bulunmayın;ancak gözlem yapabilecek kadar yakın olun.Düzenli aralıklarla yanına gidin; kucağınıza almayın,sallamayın ve beslemeyin. Bunun yerine, sizin sesinizi duymasını sağlayın,varlığınızı hissettirin. Böylece yalnız olmadığını anlayacaktır. Ferber'e göre beebeği yatağına uyanıkken koymak,ona kendi kendine uyumayı öğretmesi açısından önemli. Burada en önemli nokta dayanıklı ve istikrarlı olmak.Bebeğinizi odada tek başına bıraktığınızda ağlayacaktır. Dr. Ferber'e göre bebeğinizin yanına gitmeden önce ilk gece 5,ikinci gece 10, üçüncü gece ise 15 dakika ağlamasına izin verin. Her ağladığında yanına gidilmesine alışkın olan bebek, ağlamasına rağmen yanına gidilmediğinde durumu kabullenecek ve uykuya daha fazla direnemeyecektir diyor doktor amca.

Bu yönteme karşı olanlar ise karşı olma sebepleri olarak Ferber yönteminin ağlatarak uyutma olduğunu ve bunun da bebeklerin beyinlerinde zararlı değişimler yaptığını, zeka gelişimi, duygusal gelişimi ve sosyal gelişimi olumsuz etkilediğini, bebeğin duygusal anlamda sizden uzaklaşabildiğini, ebeveyn-çocuk ilişkisine zarar verdiğini, bebeğin kendine güvenini azalttığnı,bu yöntemin bebeğin ihtiyaçlarına saygısızlık gösterdiğini söylemektedirler.

Nilgün Hanım ise; Efe'yi uyanıkken yatağına koymamızı, odadan çıkmayı denememizi, ama eğer uyumazsa ve ağlamaya başlarsa yanına gitmemizi ve ağlatmamamızı söyledi. O durumda da kucağa almadan, pışpışlayarak veya elini tutarak destek vermemizi, ten temasının önemli olduğunu belirtti. (biz de zaten bu şekilde yapıyorduk.;))Ayrıca mammaroo'da uyuyup sonra yatağına götürmemizin hiçbir sakıncası olmadığını da ekledi.

Böylece park yatağının bizim odamızdaki misafirliği sona erdi ve kendisi ileride oyun parkı olarak kullanılmak üzere kapatılıp çantasına kondu.

Efe odasını sevmiş olacak; etrafa, dönencesine, yatağındaki yatak takımına derin derin bakıp inceliyor. Umarım biraz daha büyüyünce de fikri aynı olur.

Nasıl uyuduğuna gelince... Bazen mammarooda uyuyor bizimle beraber otururken. Bazen de uykusu geldiyse uyanık vaziyette yatağına bırakıyoruz dönencesini de açıp ve kendi kendine uyuyor. Her zaman emzik kullanmıyor uyumak için.

Tabi ki zaman zaman çok kolay uykuya dalamadığı zamanlar oluyor. O zamanlarda ufak ufak homurdanıyor. O durumda da ben veya Altan gidip elini tutuyoruz veya karnına elimizi koyuyoruz bizi hissetsin diye. Bize baka baka uyuyor oğlum.



Posted by Picasa

Park yatağı mı beşik mi?

Bebek sahibi olmaya hazırlanan herkesin en az 1 kere sorduğu bir sorudur bu. Bebek ilk aylarda anne-baba ile aynı odada uyuyacağı için odasında kullanacağı karyola haricinde bir yatağa ihtiyaç oluyor. Beşik daha az yer kaplaması açısından kullanışlı olurken, park yatağı bebek biraz daha büyüdüğünde içinde oynayabileceği, kapalı bir alana dönüştüğü için kullanışlı.

Biz de tercihimizi park yatağından yana yaptık. Ancak çok da uzun süre kullanmayacağımızı düşünererek fiyat olarak ortalama bir yatak almaya karar verdik. Odamızda koyacağımız yeri de ölçüp Le Bebe nin rengarenk bir yatağını koyduk odamıza. Biraz odamız daraldı ama olsun. Sayılı gün çabuk geçer dedik...;)
4.ayın bittiği bu günlerde artık yavaş yavaş park yatağının yatak görevi bitecek inşallah ve Efe odasına ve karyolasına doğru terfi edecek...

Park yatağı da daha sonradan oyun parkı olarak kullanılmak üzere dolaptaki yerini alacak..

16 Kasım 2011 Çarşamba

Tatil bittiii..:(

28 Ekim akşamı Atatürk Havalimanı'ndan başladı tatil maceramız.. Uçaktaki yerimize oturduğumuzda merak,heyecan, korku vardı içimizde.

Gidiş yolculuğumuza son 20 dakikaya kadar neşe hakimken patır patır sesler eşliğinde doldurulan bezi değiştirme operasyonu ile birlikte ağlama krizi hakim oldu. Hostesler bile susturamadı oğlumu. Tam indiğimiz anda 2.kaka saldırısına yakalandık. Bu sefer tüm kıyafetler değişti, temizlendi oğlum. Rahatladı da tabi;)

Dönüş yolculuğumuzda ise 3. kaka saldırısına yakalanacağımızdan %100 emindim. Çünkü son 5 gündür Efe'nin poposunda 1 damla kaka görememiştik. Uçakta kaka yapmaktan çok memnun kalmış olacak ki Efe, içindeki herşeyi biriktirmiş ve uçağa saklamıştı. Yine 2 posta boşaltıverdi gidişteki gibi.:) Bu kez hazırlıklıydık ama. Şaşırmadık..

Özet olarak ilk yolculuğumuz hem gidişte hem dönüşte birçok anne-babanın ilk yolculuğu gibi bol kakalı geçti..:)

Tatilimiz boyunca Allah bize yazın tatil yapamadığımız için acımış olacak hava Kasım ayına göre muhteşemdi. Son 2 gün hariç her gün denize girdik. Tabi yazın olduğu kadar sıcak değildi deniz ama Ege Denizi'nin yazınki hali gibiydi. Efe her gün sabah 10dan öğleden sonra 4e kadar sahilde olmanın getirdiği rehavetle bol bol uyudu. Bu sefer gece sık sık uyandı, hatta bazen uykusu bittiği için tekrar uyumadı. Ama olsun.. Gülüşünü gördüğümüz anda tüm uykusuzluğumuzu unuttuk hep.

Cansu,İlker ve minnoş kızları Zeynep'te bazı günler sahilde bize eşlik etti. Cansu ve Zeyno bir süredir Ankara'da olduğundan görüşememiştik. Görüşmeyeli Zeynom da artık çirozluktan terfi etmiş. Pek güzel bir kız olmuş. Gülücükler saçmaya başlamış o da bol bol maşallah...

3,5 ayı devirdiğimiz bu tatilde Efe ufak ufak kalkma, doğrulma çalışmalarına da başladı. Ana kucağından doğrulup doğrulup etrafı izlemeye çalışıyor artık.



Bu ayın başında önce elleri ağzını keşfetmişti kuzunun. Artık o eller birbirini de keşfetti. Sık sık, özellikle uykusu geldiğinde birbirlerine kavuşuyorlar göğsünün üzerinde..

Ne çabuk geçti 4 ay. Her gün geliştiğini, büyüdüğünü görmek, acaba bugün yeni ne yapacak diye heyecanla beklemek çok keyifli.

Biriciğim, bir tanecik oğlum.. Kahkahalarla gülüşünü görmek, kendince mırıl mırıl konuştuğunu duymak herşeye bedel.

Tatil boyunca kah korsan oldun, kah "Babam benim kahramanım" yazılı t-shirtünle babasının kuzusu.. Bazen sert bakışlarınla etraftaki herkesi korkuttun, bazen de gülüşlerinle mest ettin.



O parmaklarını, ellerini ağzına ala ala bitiremedin..

Yüzükoyun yatırdığımızda etrafa daha bir meraklı bakıyorsun artık. Ama yorulunca kafanı yere koyuveriyorsun hemen..:)
Bu tatilde bol bol babaannen,deden ve amcanla da hasret giderdin. İlk bayram harçlıklarını topladın.:)


Amcan sayesinde ilk direksiyon tecrübeni de yaşadın.. Onun kadar keyif aldın mı bilemiyorum ama;)



Zeyno ile de bol bol hasret giderdin. Şezlongda yanyana yatıp agu-gugu konuştunuz,gülüştünüz bol bol..Bizlerle de bol bol ilk tatil hatırası fotoğrafları çektirdiniz oğlum. İlker her ne kadar pek hoşlanmasa da ilk ten temasınızı da gerçekleştirmiş oldunuz bu tatilde. :)


Doğduğundan beri mekan ayırtetmeksizin seni de gittiğimiz her yere götürmeye çalışmamız artık meyvelerini vermeye başladı. Nazar değmesin gittiğimiz yerlerde kendi kendine oyalanıyorsun çok güzel bir şekilde. Arada ilgi de istiyorsun tabi.. Biz de bayılarak konuşuyoruz seninle böyle zamanlarda. Bu tatilde de yine yeni bir yer gördün. Side'ye gittik seninle beraber.

Sen bu tatili hatırlamayacaksın oğlum ama bizim için hep hatırlanacak bir tatil olacak . Ne de olsa birçok ilki yaşadık bu tatilde. Umarım bundan sonraki tüm tatillerimiz de hatırladığımızda bizi gülümseten anılarla dolu olur.

27 Ekim 2011 Perşembe

Geçici olarak kapalıyız..

Yarın akşam inşallah 16 günlük tatilimize çıkıyoruz. Daha Efe doğmadan planlamıştık bu tatili. Bütün yaz İstanbul'dan kıpırdamamış olmanın sıkıntısı var hem Altan'da hem bende. 9 aylık hamileliğin yorgunluğu var bünyemde. 3 aydır yaşadığımız yeni hayata alışma çabalarının verdiği sıkıntıları atıcaz üzerimizden inşallah. Denize giricez, vücudumuza kış başlarken yaz güneşinin son kırıntılarını depolayacağız,gezicez,tozucaz.. Efe ile birlikte ilk tatilimiz olacağı için ayrıca heyecanlıyız. Dileğimiz düzeninin şaşmaması.. Bakalım hangi ilkleri yaşıycaz diye heyecanla bekliyoruz.. Aylardır bu tatilin hayalini kurduk, umarım herşey güzel olur...
Dönüşte görüşmek üzere...
BEKLE BİZİ ALANYA, YAMANLAR GELİYOOOOOOOOOOOO...;)

İlk hastalık..:(

Efe bir süredir ara sıra hapşırıyordu. Malum bu dönemler tam hastalık havası. Bir sıcak, bir soğuk... Kuzucuğu da yataktan kaldırırken üstüne hemen bir yelek giydirip kaldırıyoruz ama işte bir şekilde teri bazen üstünde soğuyor tabi.. E bir de annesi de üzerinize afiyet az biraz nezle i olunca onun da bu mikroptan nasiplenmesi kaçınılmaz oldu. Önce burnu tıkandı. Serum fizyolojik falan derkeen dün gece 2ye kadar huzursuzca uyuduktan sonra uyandı yavrum. Ağlayarak uyandı. Aç diye aldım emzirmek üzere ama o da ne!? Cayır cayır yanıyor.. Karnını doyurduktan sonra hemen koltuğa yatırıp soyduk ilk iş olarak. Efe bu soyunmayı oyun sanmış olacak sürekli suratımıza sırıtıp durdu bu süre boyunca.. Ateşini ölçünce de 38,5u gördük.. :( Hemen Calpol şurubu dayadık tabi. Eeee serde acemi ebeveynlik de olunca sürekli ölçe ölçe 1,5 saati geçirdik ve nihayet gece 3.30da 36,5a ulaştık da rahatlayıverdik. Oğlumsa bu sırada şurubun etkisiyle olsa gerek sızıverdi. Sonunda saatlerimizi kontrol amaçlı olarak 5e kurup yattık. 5te de 36,5u görünce tamamdır dedik ve derin bir nefes aldık tabi.. 3.30da bir uyudu paşam sabah 7.30a kadar maaşallah.
Ateşi başımızdan kovduk darısı burun tıkanıklığı ve öksürüğün başına.. Onları da göndericez inşallah..
Savulun mikroplar oğlum iyileşiyoooooooooooooooooooo..!!

25 Ekim 2011 Salı

Ekmek parası..

Efe tam 3 aylık oldu. Bana da işin yolu göründü. Çalışan annelerin kaderi bu maalesef. 3 aydan sonra eğer ücretsiz izin almazsanız yeniden çalışmaya başlıyorsunuz. Ben de öyle yaptım.
Birçok kişi erken döndüğümü düşünüyor ama eninde sonunda döneceksem 3 ay sonra dönmem çok da birşeyi değiştirmeyecekti bence. Aksine daha zor olabilirdi. Çünkü o zaman Efe daha çok farkında olacaktı. Şimdi henüz hiçbirşeyin farkında değil. E aklı ermeye başladığında da alışmış olacak bu duruma..
Dün 3.ay kontrolümüz vardı. Herşey yolunda, gelişimi gayet güzel. İyice tosun oldu artık. Doktorumuz bile tosun paşa diyor.:)
Bu ayki ödevimiz bir tane halka ile "al-ver" oynamak. Önce al diyerek almasını sağlıycaz, sonra ver diyerek bize vermesini. 4. ay kontrolümüze giderken de bu halkayı yanımızda götürücez. Sınav olucaz galiba;) Hadi hayırlısı...
Bu arada dün gece acaip burnu tıkandı oğlumun. Gece hiç uyuyamadı. Bir süredir ara ara tıkanıyordu zaten, hatta dün doktor serum fizyolojik de verdi ama gece felaketti. Saat başı uyandı resmen uykusundan nefes alamadıkça. En son gece 3te dayanamadım serum fizyolojiği damlattım ama canımm burnu çok yandı tabi ciyak ciyak ağlamaya başladı.. Gözleri sulandı falan.E haliyle sonra da uyumadı tabi!!
Babasıyla beraber salonda uyudular mammaroo ile. Ama serum fizyolojiğin etkisini göstermesi 5i bulmuş, anca uyumuş. Sabah 8de uyandığına göre iyi gelmiş olsa gerek..
..
İşe başladım dedim ama bu 5 gün ısınma turları aslında. Çünkü cuma akşamı 15-16 günlük uzuuun bir tatile gidiyoruz ailecek. Bütün yaz İstanbul'daydık malum. 15 Kasım'da tekrardan işbaşı yapıcam.
Acaba bizi neler bekliyor diye düşünüyor ve inşallah düzeni bozulmaz diye umuyorum...
Hadi hayırlısı;)

3 Ekim 2011 Pazartesi

MamaRoo..

Geçtiğimiz hafta ViaPort alışveriş merkezine gittiğimizde E-bebek'te görüp beğendiğimiz, birkaç gün alsak mı almasak mı diye düşündüğümüz, sonrasında internette araştırmalarımız sonucu almaya karar verdiğimiz,iyi ki almışız dediğimiz bir tür salıncak MamaRoo. Ama normal salıncaklardan farkı anne ve babanın hareketleri baz alınarak geliştirilmiş olması.
Yeni nesil uyku koltuğu diye geçiyor ismi... 5 farklı hareket şekli ve 5 farklı doğadan alınan ses var. Aynı zamanda MP3 bağlayabiliyorsunuz.. Efe çok sevdi üzerinde vakit geçirmeyi.. hatta uyuyor bile.. Böylece AltanRoo'un ana kucağı eziyeti tam olarak bitmese de azaldı diyebiliriz sanırım.
İlgilenenler için;
http://www.e-bebek.com/ev_tipi_ana_kucagi/4_moms/mamaroo_yeni_nesil_uyku_koltugu/MOM-4M0205
http://www.4moms.com/mamaroo

Efe ile Zeynep geziyooooo..

Efe'den 4 hafta sonra dünyaya merhaba dedi Cansu ve İlker'in kızı Zeynep bebek.. Ufacık tefecik, şirin mi şirin bir bebekti. Çok naif, kırılgan bir görüntüsü vardı. Şimdilerde biraz büyüdü de gezmelere bile başladı..Hala şirin ve naif görüntülü.. İçime sokasım geliyor onu gördüğümde.. Dileğim Efe ile bizim anne-babasıyla olduğumuz kadar iyi dost olmaları, Yağcıgillerle Yamangillerin Duygu Turizm rehberliğinde yapacakları gezilere 2 kardeş olarak eşlik etmeleri..Gerçekten kardeş gibi olmalarını çok isterim.. Umarım öyle de olur...

Gerçi bolca şakasını yapıyoruz "Efeee Zeynoyu seviyooo" diye ama şaka bir yana güzel anlaşsınlar yeter..

İlk başlarda biz bol bol ziyaretine gidiyorduk Zeyno'nun, sonraları o da bizim ziyaretimize gelmeye başladı.. En sonunda da beraber İstanbul içinde gezmeye başladık. Hedefimiz il dışına da çıkmak..:)1 ay sonra beraber Alanya'da olucaz mesela.. İlk tatilimizi yine beraber yapıcaz bir çok ilki de beraber yapacağımız gibi..

Allah Efe'yi de Zeynep'i de kötülüklerden korusun. Hep mutlu,huzurlu,sağlıklı olsunlar inşallaaahhh..:)

İkisine de tütütütü maaşallaaaahhh!!!


29 Eylül 2011 Perşembe

Aşı olduk bizzzzz...

2.ayımız bitti malum.. Bizi de aşı heyecanı sardı.. Ne olacak,nasıl olacak diye düşünüyordum vakit yaklaştıkça..Biri ağızdan olmak üzere toplam 4 aşı oldu bugün tosunumm..Aşı olduktan sonra ağlarken ilk kez gözünden yaş geldi.. Babası sarıp sarmaladı hemen kucağına alıp.. Bir kaç gün huysuz olabilir demişti doktor ama Efede huysuzluk değil uyku yaptı resmen.. Aşıdan eve geldik.. geliş o geliş.. acaip uyudu o gün ve ertesi gün..Tabi canımıza minnet.. huysuz,asabi olmasındansa melek gibi uyusun oğlum..:) Uyusun da büyüsünn..:)

Bu arada 2.ay kontrollerimizde de herşey yolunda çok şükür.. Boyu, kilosu gayet iyi. Bu ay doktorumuz ödev verdi. Çıngırak aldık. Önce biz konuşacakmışız, Efe cevap verecekmiş, sonra çıngırağı sallayacakmışız, Efe ona cevap verecekmiş.. Bize cevap kısmı tamam. Çıngırağı çaldığımızda durma, dikkatli dikkatli bakma kısmı da tamam da.. İş çıngırağa cevap vermeye gelincee.. o kısım biraz eksik henüz.. günler geçtikçe ona da cevap vereceğini düşünüyorumm..

Bu arada tam bir sabah şekeri oldu oğlum.. Sabah 7-8 gibi etrafa gülücükler saçıyor, bol bol konuşuyor bizimle.. E bizi de mest ediyor haliyle..

Artık bizi gördüğünde tanımaya ve tanıyınca da gülmeye başladı..gece uyandığında yanına gittiğimde beni görünce koccamaaan sırıtıyor oğlum. Eriyorum onu öyle görünce... Uyku muyku kalmıyor tabi..;)..Babası akşam eve geldiğinde de gülüyor,çünkü biliyor ki baba-oğul saatleri başlıyor.. Babası uzuuun uzun konuşuyor onunla..

Bir de annesinin söylediği şarkıları çooookk ama çookk seviyoo. Özellikle Candan Erçetin'in Bahar isimli şarkısını duyduğunda gülücüklere engel olamıyor miniğim..

Güldüğü zaman nasıl da güzel görünüyor ama değil mii?








2 Eylül 2011 Cuma

Bayram gezmeleri ve 40 uçurması...

Efe'nin ilk bayramı geldi geçti.. Üstelik oğlumun kırkı da çıktı. Eh dolayısıyla benim de lohusalığım sona erdi.. :( İyiydi böyle aslında laf aramızda..;)

Bayram boyunca hergün dışarı çıkarttık Efe'yi.. Alışsın gezmeye diye... Malum babası da ben de gezmeyi pek seviyoruz. Onun da bize eşlik etmesi hayalini kurduk hamileliğim boyunca.. Umarız o da sever bizim gibi..

Bayramın 1.günü Altan ve ben aldık onu ve Bağdat Caddesi'ne çıkarttık. Cadde bomboştu, sakindi. Pek çok yer kapalıydı.. Suadiye'den Caddebostan'a kadar yürüdük. Caddebostan'da Benzin'de oturduk. Normal zamanda orada bebekle pek oturulmaz çünkü çok kalabalık ve herkes nargile içer ama bayram olunca, üstelik de ilk günü olunca 2-3 masa anca vardı. Rahat rahat oturduk böylece. Zaten Efe evden çıkıp caddeye gelene kadar uykuya dalmıştı bile ve tüm yürüyüş boyunca ve oturduğumuz sürenin neredeyse tamamı boyunca da uyumaya devam etti..Sonuna doğru uyandı, yine daha önceki taktikle aldım ve sokakta biraz gezdirdim arabasıyla. Hemen uyudu tekrar..:)Eve gelene kadar da tekrar uyanmadı ufaklığımız..

Bayramın 2.günü epeydir gitmediğimiz boğaza, Emirgan'a gittik bu sefer,yanımızda annem ve anneannemle beraber. Çınaraltı'nda oturduk. Efe hafif gözlerini açar gibi olduğu anda Altan arabasını sallamaya başladı, bizimki de uykuya devam etti tabi..Tamamen uyandığı zaman kucağımıza alıp bol bol fotoğrafını çektik kuzumun. Deniz kenarında dolaştık. Ama etrafı göremeyen oğlum ufak ufak ağlamaya başladı.. Bir süre de tentesi açık idare ettik ama açlık da bir yere kadardı.. Emzirme vakti gelmişti. Dolayısıyla istikamet Çınaraltı'nın terası oldu.. Teras bomboştu. Bir sandalye çektim ve ilk kez denediğim emzirme önlüğümü kullanarak doyurdum oğlumun karnını. Babası da altını değiştirdi ve tekrar halka katıldık altımız kuru keyfimiz yerinde..




Veee bayramın 3.günü.. Aynı zamanda Efe'nin aramızdaki 40.günü.. 40 uçurmak için istikamet Büyükada.. Oğlum yine hep yaptığı gibi arabaya bindikten kısa süre sonra uyuyuverdi. Bostancı'ya arabayı parkedip motora bindik. 30 dakika motor yolculuğu yaptıktan sonra adaya geldik Epey bir süre yürüdük adanın tepelerine doğru, bu arada emzirmem gerekirse etrafta nerede emzirebilirim diye gözlerimizle aranıyoruz tabi.. Aynı yolu geri döndük.. Efe hala uyuyor.. yemek yemek üzere bir balıkçıya girdik, hala uyuyor. Yemeğimizin sonuna doğru uyandı canım benim..Tabi o kadar saat uyuyunca çok da acıkmış olarak uyandı..Balıkçının iç mekanında boş bir salon vardı, oraya geçip emzirdim, Altan da altını değiştirdi. Bunu da atlattık;)

Biraz daha gezdikten sonra da tekrar motora binip çok güzel bir gün geçirmiş olarak geri döndük Bostancı'ya. Ooohh iyi ki geldik dedik valla;)