Efe'nin yaşı

Lilypie Fourth Birthday tickers

31 Aralık 2014 Çarşamba

Yeni yıl partisi

30 Aralık'ta okulun yeni yıla merhaba partisi vardı.Kostümlü olduğu eve gelen kağıtlarda yazıyordu.Aldı beni bir düşünce.. Huylu oğluma nasıl bir kostüm alsam da inat etmeden giymesini sağlasam diye.. Maskeli kostümleri hayatta giymezdi. Sonunda kendi kıyafetlerinin üzerine giyebileceği ince bir kızılderili kostümü bulduk.. Çok da yakışmış laf aramızda.. Hatta kafasına taktığı ve üstünde tüyü olan bir bantı bile vardı :)
Çekilen fotoğraflarda mutsuz duruyor biraz ama sorduğum zaman güzeldii dedi..Umarım eğlenmiştir.




22 Aralık 2014 Pazartesi

Bak sen şu Pelin'e..

Oğlum ilk aşkını yaşıyor galiba.. Bir süredir daha önce de bahsettiğim "bana bakan arkadaş" diye irinden bahsediyordu. Arkadaşlarının ismini hiç söylemiyor. Öğretmeninden öğrendiklerimi ben söyleyince söylemeye başlıyor. Ama bu arkadaşından hep bana bakan arkadaş diye sözediyordu. Turuncu işaretli,beyaz nike ayakkabıları olduğunu, saçlarının dalgalı olduğunu biliyorduk sadece. Öğretmenine söylediğimde bulamadı ilk başta. Sonra bir gün deftere yazmış. Çocuk Nike ayakkabılarını giyince Nurşen öğretmen hemen farketmiş ve bingoo.. Efe'ye bakan arkadaşın ismi Pelin.. E ben erkek bekliyordum, kız çıktı.. :) Ne bileyim arabaya bindik falan diye anlatınca hep erkek diye şartlanmıştım açıkçası.. İsmi öğrenince Efe'ye de Pelin diye bahsetmeye başladım.Pelin ile oynadınız mı? diye sorunca yüzünde güller açıyor resmen.. Pelin bana yemek yaptı, ben de yedim, sonra o yıkadı diye anlatıyor.
Bugün de anneme "Pelin beni seviyoor" diyivermiş. Annem nereden anladığını sorunca da "Beni yanağımdan öptüü" demiş..
Yavrum aşık oldu galiba..:)

Yerli Malı Yurdun Malı Herkes Onu Kullanmalı

Okulda yerli malı kutlaması yaptılar. Velilerden de okulda sergilemek üzere varsa yöresel kıyafet, eşya gibi şeyler isteidler. Bir de kutlama için bazı yiyecekler. Bizim payımıza 100gr keçi boynuzu ile 500gr tuzlu fıstık düştü.
Facebookta yayınladıkları fotoğraflarda çok güzel köşeler yaptıklarını gördüm. Yer sofraları kurup yiyecekleri yemişler hep birlikte.. İlk kez Efe'nin de resmen poz verdiği fotoğraflar yakalamışlar.. Görür görmez bayıldık maaile.. :)





Haftasonu ödevi

Okulun websitesinde her cuma o hafta ne işledikleri ve haftaya hangi konuları işleyecekleri, geziye gideceklerse nereye gidecekleri gibi bilgileri içeren bülten yayınlanıyor. Bir de haftasonu ödevi altında anne-baba ve çocuğun beraber vakit geçirmesini hedefleyen, çocuklara ödev, görev bilinci aşılamaya yardımcı olduğunu düşündüğüm ödevler veriyorlar. Katılım serbest tabi ama ödevini okula götüren çocukların eline gülen surat çiziyorlar veya gülen surat şeklinde sticker yapıştırıyorlar.. Biz de elimizden geldiğince yapmaya çalışıyoruz.Geçtiğimiz günlerdeki bir ödevi kış mevsimini anlatan fotoğraflar bulup bir dergi oluşturmaktı. Hemen internetten fotoğraflar bulundu, bastırıldı. Siyah kartın, kurdele vs. malzemeler alındı vee pazar günü faaliyeti olarak daha çok baba-oğul işe koyuldular. Ne yalan söyliyim benim el işi ile aram hiç yoktur. Dolayısıyla bu iş marifetli babaya kaldı.. :)
Çok keyif aldık ama ..:)









Tribini sevsinler

Bana kızdı bir gün. Surat asacak ya, naz yapacak ya, zoraki ağlamaya çalıştı durdu.Geçti koltuğa, bana arkasını döndü, bir yandan ağlama sesleri çıkartıyor, ağlamaya çalışıyor ama beceremedi bir türlü. :)
İşte saniye saniye surat ifadeleri.. :)




Neee!! Zatürre mii?

Efe malum bu sene yuvaya başladı. Kışın gelmesiyle birlikte de beklenen oldu ve sürekli burnu akmaya, öksürmeye başladı. Ekim ortasında önce Suprax ile başladı antibiyotik maceramız.. Yanına da Bricanyl şurup.. Nilgün hanım 1 hafta sonra muhakkak kontrole gitmemizi, gerekiyorsa akciğer filmi çektireceğimizi söylemişti.Kontrole gittiğimizde öksürük bitmiş,göğsü rahatlamıştı.1 hafta sonra 29 Ekim günü yükselen ateşi düşüremeyince soluğu acildeki çocuk doktorunda aldık. O da başka bir antibiyotik verdi. Kullandık kullanmasına ama hırıltı tam geçmedi bu sefer.. Bir denefes alıp verirken farklı birşeyler olduğunu hissettik.8 Kasım Cumartesi günü öksürük iyice derinleşince, göğsünü koparırcasına öksürünce, hafif bir ateş de çıkınca bu kez akşamı beklemeden, hazır kendi doktoru hastanedeyken götürmek istedim. Altan çalışıyordu, arabaya atladığım gibi soluğu hastanede aldım. Nilgün Hanım muayene etti uzun uzun ve göğsünün dolu olduğunu, bu kez akciğer filmi istediğini söyledi. Bir de kan tahlili verdi. Önce kan verdik, arkasından da film çektirdik. Film sonuçları ile ilgili raporu okuduğumda işgillendim. Çünkü pnömonik oluşumdan bahsediyordu. Kan tahlilinin de sonucu çıkınca tekrar doktorumuzun odasına geçtik. Nilgün Hanım tahlil sonuçlarına şöyle bir baktı, daha filme bakmadan, "zatürre" dedi.. Film raporuna bakınca da zaten teyit etti. Hatta Efe'nin filmindeki görüntüye "kalbi silmek" dediklerini, enfeksiyonun kalp konturunu sildiğini gösterdi. Yatırıcam sizi dedi. Şoka girdim ben, kadının yüzün boş boş sırıtıyorum farkındayım ama engel olamadım resmen kendime. O da farketti, "farkındayım sen şu an şoka girdin, birazdan ağlamaya başlayacaksın" dedi ve ben o an ağlamaya başladım zaten. Zatürre'nin yeni tip bir virüsünün ortalıkta olduğunu, Efe'nin yatan 4.çocuk olduğunu söyledi. En az 72 saat buradasınız dedi..Yatış işlemlerinin ardından odamıza geçtik.Hemen Altan'ı aradım eşya getirmesi için.
Hemşireler Efe'ye damar yolu açmak ve serum bağlamak için geldiler.. 2 hemşire, ben bir de hasta bakıcı zar zor tutabildik de damar yolunu açtık. Yavrum neye uğradığını şaşırdı.. Buharla ilaç verme kısmı ilk başlarda daha da zordu. Ama zaman geçtikçe alıştı neyse ki..
3,5 yaşındaki bir çocuğa göre 3 gün, sürekli elinde serumla yine iyi durdu oğlum. Onunla yaşamaya alıştı.
Biz hastane odasını eve çevirdik. Arabalar, legolar.. severek oynadığı ne varsa geldi odaya..
Uyurken zor oluyordu tabi, çünkü kablonun üstüne yatınca ilaç gitmiyor tabi.. sürekli tetikte uyuyarak 3 gün geçirdik..





Bu süre içinde 1 kere damar yolu çıktı, öbür eline bir daha açtılar..Arada seruma ara verip koridorda, hastane içinde dolaştırıyorduk ama tabi tekrar takınca bu sefer ilaç yakıyor ve ağlıyordu bir süre..Zor bir süreçti ama çok şükür geçti gitti.. Bir daha tekrarlanmamasını diliyorum..Ama endişelenmemek mümkün değil çünkü Efe adam gibi hiçbir şey yemiyor. Hatta son zamanlarda çorba harici hiçbirşey yemiyor diyebilirim. Çorbanın içine tavuk, köfte, pirzola, balık katarak ihtiyacı olan gıdaları vermeye çalışıyoruz bir şekilde. Maşallah ilaç, şurup içmeyi seviyor. Tahin-pekmez karışımını ilaç diye yediriyoruz. Mandalina, portakal suyunu o görmeden sıkıp boş bir şurup şişesine koyuyor ve şurup diye içiriyoruz. Ballı ekmeğe veya kaşık kaşık bal yemeye dadandı bu ara.. Normal birşeyler yiyor diye seviniyoruz işte:) Çareler tükenmiyor. Bir şekilde vitamin almasını sağlamaya çalışıyoruz..Ama bu durum gerçekten çok yoruyor ve düşündürüyor beni..

Eve döndükten sonra eve de buharla ilaç vermek için bir nebülizatör aldık.Ventolin ve Pulmicort ilaç kullandık. 3 hafta okula gitmedi hastalık sonrası. 4.hafta gitmeye başladı. 4 gün sonunda tekrar burnu akmaya,öksürmeye başladı Soluğu hastanede aldık tabi korkudan. Bu kez ciğerlere inmemiş neyse ki ama dikkat etmek lazım tabi. Bu kez Air Chamber diye bir aletle ilaç vermeye başladık. Bu alet için olan ilaçlar da sprey şeklinde.Ventolin ve Flixotide veriyoruz. her ikisinden de 2şer fıs.. Ayrıca alerjik bir bünyesi olduğu da belli bu sebeple Zaditen kullanıyoruz koruma amaçlı. Bu sene böye geçecek belli.. Seneye herşeyin normale dönmesini diliyorum..

Döner umarım..

2 Aralık 2014 Salı

Deli Zeyna ile Deli Efe'nin maceraları sürüyor..:)


Sayılı Pijama

Ne zamandır aklımdaydı sayılara olan aşırı ilgisi sebebiyle sayılı nevresim takımı ve pijama almak istiyordum. Nevresim takımını henüz bulamadım ama aradığım pijamayı Mothercare'de buldum.. Nasıl beğendi, mest oldu görünce anlatamam.. Sevdi elleriyle, hemen giymek istedi.. :)

Bu mutluluğu herşeye değer..


Laf Ebesi


Her gün yeni bir macera.. Yeni laflar, yeni öğrendikleri..Neler var neler..

**Bir gün servisten anneme "Kankaa" diyerek inmiş. Bir arkadaşı ona öyle diyormuş..

**Okuldan geldiğinde annemden çikolata istemiş. Evde olduğu için markete götürmemiş annem. Sen misin markete götürmeyen.. Hemen oracıkta, sokakta, yere oturuvermiş ve patlatmış lafı: "O zaman yere otururum ben de" ... :),

**-Ben okulda çok konuşmuyorum
-Neden konuşmuyorsun Efe?
-Yaramaz çocuklar konuşmaz, o yüzden ben de okulda konuşmuyorum..

**Ekim ayı sonundan beri hastalık, grip yakamızı bırakmadı. İlk günlerde doktorumuz öksürük için Bricanyl isimli bir ilaç vermişti. Ancak aromalı şuruplara alışkın, şurup içmeye bayılan Efe bu şuruptan nefret etti. Kaçar oldu şişesini görünce.. Tadına baktık, gerçekten de nasıl acı nasıl acı..Kontrol için doktorumuza gittiğimizde ise Nilgün Hanım'a bakıp şöyle dedi:Bricanyl ağzımı acıtıyor, beni acıtıyor o!!! 

**Benzer bir diyalog da bir akşam ateşi düşmeyip soluğu acildeki çocuk doktorunda aldığımızda kuruldu. Nöbetçi çocuk doktoru: Bir yerin acıyor mu? Kulağın, boğazın? Efe'nin cevanı hazır: Bricanyl acıtıyor beni!!

**Geçen gün anneannesi yemek yaparken o da dereotu ayıklamak istemiş, ayıklamış da.. Bitirince de dönüp:"Teşekkür et banaa" diyivermiş..

**Ben: Efeee, sen sıpa mısıın?
Efe: Değilim
Ben: Kuzu musun?
Efe: Değilim
Ben: Nesin peki?
Efe: Erkekim
Ben: ???!!!

**Okuldaki arkadaşlarının isimlerini söylemiyor ama öğretmeninden bazı isimleri öğrendim. Poyraz en çok oynadığı, Ece,Duru,Ali Kerem,Yasin..Ama Yasin'i sevmiyor çünkü sınıftaki doktor setiyşe Efe'yi kolundan muayene ediyormuş..:) 

**Bir de "bana bakan arkadaş" diye isimlendirdiği biri var ama kim olduğu bilinmiyor. Öğretmenine Efe'den duyduğum kadarıyla bahsettim özelliklerini ama o özelliklerde kimseyi bulamadı.. Çok merak ettim açıkçası.. Acaba uyduruyor mu?Ama bir sürü ayrıntı verdi çocukla ilgili..

**Şu genler hakikaten ilginç..Mandalinanın suyunu sıkıp şurup şişesine koyuyoruz, normal versem hayatta içmez ama şurup diye lıkır lıkır içiyor.. Ama anası kılıklı.. İçtiği bardağun kenarına mandalinanın taneleri gelirse hemen bardağın temiz tarafını çevirip oradan içmeye devam ediyor :) Eh benim de 35 yaşıma yaklaştığım şu günlerde alen portakal suyu vs. içerken pütürden hiç hazetmediğimi ve bardağı çevire çevire içtiğimi düşünürsek... Armut dibine düşer diyebiliriz sanırım.. :)

**Yemek konusu hala sorunumuz.. Artık kül yutmuyor hiçbir şekilde oyalanmıyor.. yani öyle eline oyalanabileceği birşey verelim o arada hemen yedirelim olayı hayal.. Gaza gelip koşarak geldi masaya, sonra bir anda arkasını dönüp gitti.. Noldu diye sordum: Vazgeçtim yemekten.. :)!!!


16 Ekim 2014 Perşembe

Turuncu yazılı, beyaz Nike spor ayakkabı

Bir süredir ara ara dilinde :"Annee bana beyaz spor ayakkabı alalım" diyip duruyordu.
2 gün önce akşam eve gelirken dedi en son. Ayağında bir süre önce aldığımız gri Nike spor ayakkabıları vardı.
-Annee beyaz spor ayakkabı alalım mıı?
-Efecim daha yeni aldık ayağındaki ayakkabıları. Bunlar eskisin beyaz alırız o zaman
Gözü ayaklarına gitti
-Eskimiş bunlaar
-Yok anneim yeni aldık bunları
-Yooo eskimiişş, beyaz alalımm..
dedi. konu da orada kapandı.

Dün akşam anneme yumurtlamış esas bombayı:
-Anneannee, beyaz Nike spor ayakkabı alalım.. demiş.
Annem de gri Nike ayakkabısı olduğunu göstermiş. Bizimkinin cevap:
-Arkadaşımda beyaz Nike var. Bana da alalım.. Turuncu Nike yazıyoo
(!!??)
-Neresinde yazıyor turuncu Nike?
diyince annem bu sefer eğilip kendi ayakkabısında yeşil yazan Nike yazısını ve işaretini göstermiş ve burası turuncu demiş..
-Arkadaşıma da gri alalım.. demiş uyanık. Aynısı olmasın diye herhalde.. :)

Annem de cevap olarak:
-Ona da babası alsın.. demiş..

Çok çabuk başladı arkadaşlarında gördüklerini istemeye sanki.. :) Ne yapıcaz bu çocukla bakalım ..:)



Neler yapıyoruz, neler konuşuyoruz?

**Okul bahçesinde bir Atatürk büstü vardı yanlış hatırlamıyorsam,herhalde oradan öğrenmiş.. Geçen gün Kalamış Parkı’nda gördüğü alakasız bir heykeli işaret ederek “Atatürkkk” demesi güldürdü bizi.. Heykel bir kadına aitti çünkü.. Yavrum, Atatürk’ü kişi olarak değil de heykel/büst olarak bellemiş..J

**Bu aralar Neden/Niye? Sorularına başladık.. sokakta yıkılan bir bina görse: 
-Annee apartman kırılmıış.
-Evet annecim, yıkmışlar.
-Niye kırılmış?
-Yenisini yapacaklarmış
-Niye yenisini yapacaklarmış?
-Eskimiş onun için
-Niye eskimiş?
-Çok kullanılmış onun için..
… anne tıkanana ve konuyu dğeiştirene kadar sürüp gidiyor bu diyaloglarımız..

**Bu ara fena halde yemek yapmaya takmış durumda.. Yemek yemeyen Efe yemek yapmaya, yemek yapma oyunu oynamaya  bayılıyor.Mutfaktaki tencere, tavaları, kaşıkları alıp salonun ortasına getiriyor. İçine legoları dolduruyor tencerelerin.
-Annee sana yemek yaptım, al ye..
-Ne yaptın annecim yemek olarak?
-Yoğurt çorbası
-Hımm.. yiyeyim hemen namnamnamm..

-Annee sana yemek yapıyorum
-Aferin oğlum yap
-İçine yağ da koyalıım, ama sıçramasın, cızz etmesinn..
İçi lego dolu tencere elde sallanır.. J
Bu arada içine havuc atıyoruzz derken turuncu bir lego, içine limon koyuyoruz derken sarı, domates derken kırmızı eklemeyi de ihmal etmiyor.. pek gerçekçi..

**Efe doğduğundan beri tv yi açmamazlık etmedik hiç.. Gündüzleri annemin televizyon seyretme alışkanlığı olmaması sebebiyle zaten hep kapalıydı tv. Akşam ben gelince açıyordum.. saklamak istemedim.. onunla beraber yaşamaya alışsın, saklanan, gizlenen her zaman çekici gelir düşüncesindeydim çünkü..
O zamandan beri tv meraklısı olmadı Efe.. Baby tv de tek sevdiği ve gözlerinin takıldığı çizgi film Egg Birds oldu.. Sonra şarkılarını sevdiği çizgi filmler oldu ama hiç öyle gözü tv de takılı kalan bir bebek olmadı..
Pepe'den nefret etti.. arada çaktırmadan açtığım zaman hemen “değiştireliimm “ diye mızmızlandı.. Hatta şu an Cnbc-e deki Monsters vs. Aliens haricinde hiçbir çizgi filmi izlemek dahi istemiyor diyebilirim. Çizgi film açar açmaz kanal değiştirmek için tepiniyor resmen..
En çok sevdikleri, açmak için direttikleri ise Eurosport(özellikle kayak ve bilardo izlemeyi seviyor).. Esas favorisi ise yemek kanalı- Turkmax gurme .. açıp açıp yemek yapıyorlarr diyor.. duyduğu cümleleri tekrar ediyor, tencere, kaşık falan alıp yemek yapalım diye geliyor..

Kapı merakı yüzünden “bu çocuk kapıcı olacak”,Kredi kartı, pos makinesi merakı yüzünden “bu çocuk garson olacak” diyen Cucu teyzeee yemek yapma merakı için ne diyeceksin bakalım? Sence iyi bir aşçı olur mu oğlum J



Terazi Lastik Jimnastik

Anaokulunun eve gönderdiği kağıtta kış spor kulübü adı altında yüzme veya jimnastiğe katılabileceği yazıyordu. Efe'nin muhakkak bir spor dalıyla uğraşmasını istiyorum. Biz de onun zevklerini, yapmaktan keyif aldığı şeyleri düşününce Jimnastik olsun dedik. Bu bir başlangıç olur..Severse daha profesyonel bir şekilde veya başka bir spor dalıyla devam eder dedik.
Jimnastik için haftada 1 gün, Ataşehir'deki My Gym'e gidiyorlar. Yıl sonunda da bir spor gösterisi yapacaklarmış.. Bu Salı ilk dersleri vardı. Merakla bekliyordum açıkçası. Bir taraftan Efe'nin çok seveceğini düşünüyordum ama diğer taraftan da önyargılı olduğunu bildiğim için başlarda çekinebileceğini, katılmak istemeyebileceğini düşünmüştüm. İletişim defterine de yazdım hatta öğretmenine hitaben; eğer birkaç ders boyunca hiç katılmazsa haber vermelerini, boşuna gitmemesini yazdım. Salı günü öğleden sonra telefonum çaldı vee spor öğretmeni Burçak Hanım karşımdaydı. Her veliyi arayıp bilgi verdiğini söyledi. Efe'nin çoooooook keyif aldığını söyledi.. Yaz okulunda gördüğü kadarıyla uzak duracağını düşündüğünü ama oğlumun her hareketi yaptığını, çok eğlendiğini iletti. Nasıl mutlu oldum, nasıl sevindim anlatamam. Tabi klasik bir jimnastik merkezi hareketleri değildir muhtemelen ama ön yargılı oğlum için güzel bir gelişme bence.. Umarım severek gider ve spor hayatının temelleri atılır böylece.. :)

İnsanlık için küçük, Efe için kocamaaann bir adım.. :)






Neşeli Sincaplar

Efe'nin okuldaki sınıfı "Neşeli Sincaplar" mış, öğretmeni Nurşen Hanım yazmış defterinin üstüne..
Okulda uyumamaya halen devam. Direniyor resmen. Tabi akşama doğru iyice bastırıyor uyku. Anneme geldiğinde sürekli "evime gitmek istiyorum" diyip duruyor.. Eve gelir gelmez de yatmak istiyor, hemencecik de uyuyor zaten.. Haftaiçi hiç vakit geçiremiyoruz artık maalesef.. Ah bir uyusa, bütün sorun bitecek ama.. İşte inadım inat halleri..:)
Okuldaki destekleyici eğitim uygulamaları sebebiyle haftanın hemen her günü birşeyler bekleniyor biz velilerden de..

Pazartesi: Arkadaşlarımla paylaşıyorum günü- okula, arkadaşlarıyla paylaşsın diye ev yapımı yiyecek gönderiyoruz.ev yapımı olmazsa da meyve,sütü kabuksuz kuruyemiş olabilir tercihen demişler gönderdikleri bilgilendirme yazısında.. Her pazar günü acaba ne yapsam yarına diye telaşlanıyorum valla :)Bazen Efe ile beraber yapıyoruz, kek yapacaksam mesela..
Salı: Kitap günü- evden bir kitap gönderiyoruz.Amaç belli; kitap okuma alışkanlığı kazandırma,Yaratıcılık,sorun çözme, hayal gücü, etkin dinleme,kısa ve uzun süreli hafıza becerilerini geliştirme ve tabi farklı kaynaklarla tanışma..
Çarşamba: Göster/anlat günü-Her çocuk evden kendi seçtikleri bir eşyayı/nesneyi götürüyor, grup önünde arkadaşlarına gösteriyor ve tanıtım yapıyor. Böylece grup önünde konuşma, gözlem yapma, ayrıntıya dikkat etme becerilerinin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Eşya öne arkadaşlara gösteriliyor, elden ele geçirilip dokunuyor tüm çocuklar ve eşyayı getiren çocuk tanıtıyor, arkadaşları sorular soruyor..
Perşembe: Parti,gezi günü..
Cuma: Oyuncak günü- yine kendi seçtikleri bir oyuncağı okula götürüyorlar, paylaşıyorlar,oyun kuruyorlar, gerektiğinde liderlik yapma ve oyun yönetme becerilerinin gelişmesi amaçlanmış bu aktiviteyle de..

Okulun internet sayfasında velilerin kullanıcı adı ve şifreyle girebilecekleri bir alan bulunmakta. Burada da çocuğun ait olduğu sınıfta o hafta işlenenler ve gelecek hafta işlenecek konular, ingilizce dersinde neler öğrenecekleri bülten olarak sunulmakta. Ayrıca çeşitli konularda okul psikoloğunun yazdığı yazılar da var. Bir de henüz olmasa da öğrenci hakkında rehberlik bülteninin konulacağı bir sayfa da bulunmakta..

Bir de kış spor kulübü var. İsteyen veliler çocuklarını 2 branştan birine dahil edebiliyorlar: Yüzme veya Jimnastik.
Yaz okulunda okulun diğer şubesinde havuz olmasına rağmen Efe'nin girmek istememesini düşününce bizim için seçenek belliydi tabi: jimnastik.. Zaten Efe sportif faaliyetlerin adamı malum.. :) Nerede tırmanma gerektiren, spor gerektiren iş var, bayılıyor. Parklarda yetişkinler için yapılan spor aletlerine çıkıp "spor yapıyorumm" diyip duruyor..
Biz de bu sebeple jimnastiğe gitmesini uygun bulduk. İlk dersleri bu hafta salı günüydü. Dersle ilgili detaylar başka bir yazı konusu ama :)

Okulun facebook sayfasında gördüğüm aşağıdaki fotoğrafta merakla öğretmenine bakan, öğretmenin sağındaki 2. çocuk(siyah tshirtlü olan) kim acabaa?

30 Eylül 2014 Salı

Yorgun savasci

Okulda uyumamakta direnen kuzum anneannesinde beni beklerken her aksam gelmeme yakin basliyor uyku iyice bastirinca "evime gitmek istiyoruum" diye soylenmeye..Bazen de dayanamayip koltukta sekerleme yapiyor biraz..Bugunse mutfak masasinin basinda annemi izlerken kapanmis gozleri.. E be oglum inat etmeyip okulda uyusan boyle olmayacak ama..


24 Eylül 2014 Çarşamba

Efe Havuzda-Episode 3




Beni almaya mi geliyorsun?

Dun yuvadan anneme geldikten sonra eline almis telefonu ve once benimle,sonra da babasiyla konusur gibi yapmis:
-Anne,sen beni almaya mi geliyorsun?
-himm hangi yoldan geliyorsun?karsidaki yoldan mi?(sanki ben birsey soylemisim de o da karsiliginda cevap veriyor)
-bana yogurt getiriyormusun?
-himm..oldu o zaman.gorusuruuzzz..
.....
-baba beni almaya mi geliyorsun?gelirken yogurt getirir misin?
-tamam peki..gorusuruuzz..

:))))

23 Eylül 2014 Salı

Efe Havuzda-Episode 2


Efe Havuzda-Episode 1


Yazlık günleri

Ramazan Bayramı'nda arkadaşlarımız İhsan ve Nur ile beraber Alanya'ya gitmeye karar verdik. 5 kişi olunca arabayla gitmek daha mantıklı geldi.. 26 Temmuz sabahı saat 04.30da bizim evden çıktık yola tek araba ama trafik durumuna baktığımızda herkesin aynı saatte çıktığını ve TEM,E5 farketmeden her yerin İzmit çıkışına kadar kilit durumda olduğunu gördük. Nereden gitsek diye konuşurken bari kurtulabildiğimiz kadar kurtulalım trafikten diye düşündük. Çekmeköy'den Kurtköy'e bağlanan arka yolu kullanmaya karar verdik. Yolu uzatsak da Efe ile arabanın içinde uzun süre sabit durmak hiç de cazip gelmedi açıkçası.. Kurtköy'e geldiğimizde TEM'in durumunu görüne bu sefer google dudu devreye girdi ve işyeri Şekerpınar'da olduğu için Kurtköy'den Şekerpınar'a kadar yan yoldan götürmeyi başardı tabi..:) Tam bu noktada ise Yandex kullanmaya başladık. Dilovası'na kadar ara yollardan gittik ve E5'e çıkmaya karar verdik. E5 te ise yaklaşık 1 saat dur kalkla gittik, çoğunlukla durarak..:) Sonra Facebook'ta kuzenimin yazdığı güncellemeyi gördüm, Sekapark yoluunu bilen kazanıyor, rahat gidiyor tarzı bir cümleydi.. Vee o da nee.. Bir anda sağımızda Sekapark tabelasını görmemizle sapmamız bir oldu.. Ve sonrası huzur, mutluluk.. :)Rahata erme.. Yolu oldukça uzatıp Sapanca gölünün çevresinden dolanıp TEMin üzerinden geçerek Bilecik yoluna bağlansak da trafikte daha fazla beklemeden gitmek paha biçilemezdi :)

Allahtan yolun kalan kısmı rahat geçti de Alanya'ya sağ salim varabildik.. Gerçi son 2 saat geçmek bilmedi artık.. :)
Kendimizi eve atar atmaz üstler değişti ve istikamet plaj.. Eh sonraki 1 hafta deniz,güneş,kum üçlüsüyle sıkı fıkı geçti.. Son 2 gün kolluklarını takmaya ikna olan Efe havuzdan çıkmak bilmedi, balık misali yüzdü durdu-yürür gibi yüzdü gerçi ama olsun:).. Bu oğlanın bir arası yok. Ya hep ya hiç..:)




En komik lafı ise kolluklarla denizde yüzerken patlattı, dalgalar yüzünden bir aşağı bir yukarı hareket ederken "Düşüyoruuummm" diyiverdi.. :)



Şunun tipe bakın, nasıl da mahsun, süzgün..


Umarım artık bu bir başlangıç olur da bundan sonra kolluklarını takar ve havuzdan,denizden zor alırız biz de onu :)


10 Eylül 2014 Çarşamba

3.yaş doğumgünü anısına..

23 Temmuz günü sosyal medyaya şöyle yazmıştım: 
"Canım oğlum,biriciğim..Bugün senin 3.yaş günün..Sen büyüyorsun..Hem de hızla büyüyorsun..Umarım bizden ve çevreden öğrendiklerin senin için doğru şeylerdir..Bazen merak ediyorum biliyor musun, nasıl bir adam olacaksın acaba?Nasıl konuşacaksın?Neler yapmaktan hoşlanacaksın?Nasıl yaşayacaksın?Nasıl bir adam görücem karşımda acaba?Neler hedefleyeceksin hayattan?Neler vereceksin hayata?ve neler kazanıp neler kaybedeceksin hayattan?...Sen ne yaparsan yap seni hep seveceğim biliyorum..Seni içimde ilk hissettiğim günden beri olduğu gibi..
Oğlum,Efitomm..Seninle hayatımız anlamlandı,daha bir değerlendi.Yaşadığım her gün senin için herşeyin iyi olması,hayatın hep güzel şeyler getirmesini diliyorum.Biliyorum bu imkansız ama diliyorum işte:)..Hayal kırıklıkların olacak,insanlar seni üzecek,belki sen de onları üzeceksin,bazen isyan edeceksin hayata bunu da biliyorum..Başarıların olsun isterim hep ama hayat başarısızlıklarla da dolu bunu bil..Onlar da bizim için..Tüm yaşadıklarından ders alıp kendini geliştirebilmen için hepsi gerekli..Baban ve ben elimizden geldiğince,hatta elimizden gelenden daha fazlasıyla yaşadığın herşeyde yanında olucaz bunu sakın unutma.Seni herşeyden çok seviyorum oğlum. Bunu da unutma...

İyi ki varsın..İyi ki doğdun.."


....Varlığının bana verdiği mutluluğu, hissettiklerimi daha nasıl anlatabilirim bilemiyorum.. 
Belki çoğu kişi gibi senin için kalabalık doğumgünü partileri yapmıyorum ama bu doğumgünlerini önemsemediğimden değil. Tam aksi ben böylesi özel günleri her zaman çok önemsedim.. Ama bu kadar küçükken anlamlı bulmuyorum sadece.. Aile arasında, kendi aramızda kutlamak şimdilik daha anlamlı geliyor. Artık yuvaya gidiyorsun, bundan sonra sevdiğin, senin çağırmak istediğin arkadaşların olacak.. O zaman tabi ki kalabalık partiler yapıcam özene bezene..Ama şu anda, senin aklının pasta mumu üflemekten daha farklı şeylere gittiği bu zamanlarda değil bir tanem..

Bu sene senin en sevdiğin yer olan Kalamış Parkı'na gitmek istedik babanla beraber.. Can dostum, kardeşim, hiçbir özel günümüzü unutmayan, hepsinde yanımızda olmak isteyen Cansu'm da gelmek istedi ve 8 aylık hamile haliyle atladı arabasına geldi yanımıza.. Aldık pastamızı da ve attık kendimizi parktaki çimlere.. 

Tabi ki pastanın mumunu üflemek için bile olsa kaymaktan ayrılmak istemedin ama biz varlığını kutladık hep beraber..