Efe'nin yaşı

Lilypie Fourth Birthday tickers

31 Ekim 2012 Çarşamba

Koç Müzesi

Geçtiğimiz haftalardaki aktivitelerimizden biri çoluk çocuk, cümbür cemaat Yamanlar ve Yağcılar olarak Sütlüce tarafındaki Rahmi Koç Müzesi'ni ziyaretti.. Çok güzel olduğunu duymuş ama bir türlü gidememiştik. Eh bebeler de artık yürüdüklerine göre onlar da bizimle gezip ortalığı karıştırabilirlerdi.. :) Yazısı epey gecikti işyeri mesaileri sebebiyle ama.. ne demişler geç olsun güç olmasın;)

Müze düşündüğümüzden büyüktü. 11.45 gibi girip akşam 17.30 da çıktık. Yürüyen bebeklerin ilgisini çekebileceki oradan oraya koşturmalarına sebep olacak bir sürü alet edevat, eşya olması sebebiyle de bence gayet gidilebilir bir yer..

Müze 1994 yılında açılmış. Yaklaşık olarak 27000 metrekare alana yayılmış.. Giriş ücreti 12,5 tl. Denizaltına girmek istiyorsanız ekstra 7 tl vermeniz gerek. Ancak denizaltına 8 yaşından küçük çocukları almıyorlar güvenlik sebebiyle..Biz ana oğul,kafe haline getirilmiş eski Fenerbahçe vapurunda Altan'ı bekledik, o da gezip bir de üstüne anı sertifikasını aldı..:)Ama içerisi çok havasızmış, dayanamayıp çıkanlar olmuş bunu da belirteyim....Gezimizin bu anlarında Yağcı ailesi bizimle birlikte değildi, zira kendileri akşam yemeği organizasyonu için o dakikalarda cumartesi trafiği ile boğuşuyorlardı sanırım:)
Bu arada çoğu müze gibi pazartesi günleri kapalı.

Müzenin web sitesi: http://www.rmk-museum.org.tr . Detaylı bilgiye buradan da ulaşabilirsiniz.

Müze 2 ayrı binadan oluşuyor. Bahçesinde de görülecek şeyler var. Ayrıca ufak bir çocuk parkı ve atlı karınca var. Zeynep atlı karıncada mutlu mesut bir o alete, bir bu alete binerken, bizim tosun "Efe Yaman" adına yakışmayacak şekilde korkak çıktı ve normalde sabit haldeyken bindiği aletlere dönerken binmemek için elinden geleni yaptı, üzerime tırmandı.. Hem Efe hem Yaman kendisi ama.. onu bir de bize sorun.. Hiç de öyle değil!!

Gelelim bizim 2 bebekle müze ziyaretimize..

İlk durağımız Arçelik fabrikasında üretilen tüm elektronik aletlerin olduğu bir salondu. Tüm aletlerin dışı şeffaftı, böylece nasıl çalıştıklarını görebiliyordunuz. Her aletin yanına da düğmeler koymuşlar ki çalıştırabilelim..Efe ile Zeyno zaten birer bulaşık makinesi canavarı olarak bu kısmı pek sevdiler sanırım. Efe sürekli çamaşır makinesini ve bulaşık makinesini çalıştıran düğmelere basıp durdu. Zeynep ise bulaşık makinesinin şeffaf kapağına elleriyle vurup durdu sanki beni de bunun içinde yıkayın der gibiydi..:)Ne de olsa bir su kuşu kendisi.. Çamaşır ve bulaşık makinelerinin yanında elektrik süpürgeleri vardı. Bunlara pek rağbet göstermediler ama Çelik robot Zeynep'ten beklediği ilgiyi aldı..Bu kısımda ayrıca ilk üretimden itibaren çeşitli bilgisayarlar, her tarafı şeffaf otomobiller, kaldıraçlar,bisiklet gibi ilginç objeler vardı. Bu salonun üst katı ise tamamen çocuklar içindi..Ama daha büyük çocuklar.. Atölyeler düzenleniyormuş burada 3-14 yaş arası çocuklar için.Boyama,enerji,astronomi,heykel,kukla,film,denizcilik,dans,drama gibi.. Ayrıca doğumgünü kutlamaları yapmak da mümkünmüş.. Aklımızda bulunsun diyip geçtik..Bence gayet güzel bir fikir burada doğumgünü partisi yapmak..



Buradan sonra klasik otomobil galerisi vardı. En sevdiğimiz yer burası oldu sanırım.. Model model, renk renk otomobiller vardı.. Bir zamanlar Cem Yılmaz'lı Opet reklamında kullanılan "Gitt" isimli araba da buradaydı.. Efe Gitt'i çok sevdi.. Sürekli dokunup durdu.. Arabaların önlerine siyah şeritler koymuşlar dokunulmasın diye.. Ama tabi Efe bu ; yasak dinler mi, şeritlerin altından geçiverdi 1-2 kez.. zor aldık arabaların yanından..Erkek çocuğu işte..
Bu arada müze gelin-damat çekimlerinin uğrak yeri olmuş. Gezdiğimiz süre boyunca bir sürü gelin-damat fotoğraf çektiriyordu müzenin çeşitli yerlerinde..





Bu arada müzeye bebeğinizle gidecekseniz bebek arabasını almanıza hiiç gerek yok çünkü girişte eğer isterseniz size bir bebek arabası tahsis ediyorlar..


Her bir odasında çeşitli makinelerin sergilendiği "Makineler" bölümü vardı. Bu kısmı gezerken Efe huysuzlanınca bahçeye çıkıp uyusun da büyüsün faslı başladı benim için..:).. Burada da ilginç makineleri çalışırken görebiliyorsunuz. Mesela; Şirket-i Hayriye Tersanesi'nden geriye kalan birkaç parçadan biri olan bir Hızar vardı. Üretiminden bu yana geçen 150 yıla inat hala kullanılabilir durumdaydı kendisi..

Yaşayan geçmiş dedikleri koleksiyonda ise bir sokak yaratılmış. Bu sokakta ilaç yapımında kullanılan bitkilerin, tıbbi aletlerin, havanların,vücut protezlerinin sergilendiği bir eczane, her çeşit saat tamirinin yapılabildiği bir dükkan şeklinde tasarlanan ve geniş bir saat koleksiyonunun görülebildiği bir saat dükkanı, nostaljik bir oyuncakçı ve Ayvalık'ta bulunan gerçek bir zeytinyağı fabrikasının parçalarından oluşturulan bir zeytinyağı fabrikası bulunmakta.

Bu sıralarda kuzular uyuyunca biz de hemen yemek yiyelim dedik tabi.. Altan ve İlker hazır buraya kadar gelmişken Sütlüce'ye gidip uykuluk yemek istediler. Biz de Cansu ile müze bahçesindeki coca cola kamyonu şeklindeki kafede sosisli sandviçlerimizi yiyip bebeler uyanınca da parkta aldık soluğu..
Beyleri beklerken bir de nostaljik tren gezintisi yaptık Haliç kıyılarında ufak bir tren ile.Çok da keyifliydi, herkese tavsiye ederim..

Müzenin bahçesinde bir de uçak var.İlk uçuşunu 1935 yılında yapan ve 1986 yılına kadar taşımacılıkta kullanılan bir uçak bu..
Yine bahçede çeşitli tramvaylar, trenler de var.. En beğendiğim kısımlardan biri de burasıydı..
Tekrar müze içine girdiğimizde bu kez Koç ailesine ait eşyaların sergilendiği bir salonu ve Atatürk köşesini gezdik..

Son olarak da Altan denizaltını gezdi ve ailecek gayet mutlu olmuş bir şekilde çıktık müzeden..


Her çocuklu aileye de tavsiye ederim gerçekten..Çok keyifli bir gün geçirmek istiyorsanız buyrun Koç Müzesi'ne..Sabahtan akşama tüm günü geçirebileceğiniz, kesinlikle görülmesi gereken bir yer...

18 Ekim 2012 Perşembe

15 aylık olurken Efe..

Doktor kontrollerimiz artık daha seyrekleşince ay dönümleri unutulup yazılar da yazılmamaya başlandı haliyle..
Hazır aklıma gelmişkeenn son zamanlarda neler yapıyoruz bir gözatalım;

* Efe son 2 aydır bezini her açtığımızda pipisini tutmaya bayılıyor..Ciddi ciddi tutuyor.Kafasını dağıtmaya çalışıyorum falan alışmasın diye ama bazen işe yaramıyor.. Çok da komik oluyor.

* "Efe çok çiş yapmış mı?Bezini değiştirelim mi?" dediğimizde hemen elini bezine götürüyor, bazen elimden tutup beraber bez alıyoruz..

* Son 1 haftadır uyumaya giderken anneannesi "yat borusu" çalıyormuş.. Yok yok gülmeyin.. ellerini ağzına götürüp "dütdürüdüüüütt" diyor ve öyle yatağa koyuyormuş.. O sesi duyunca anlıyormuş ki uyku vakti.. Dün akşam elimden tutup mutfağa doğru gidiyordu uyku saatinde.. Hemen yat borusunu çaldım, yönünü değiştirip yatak odasına gitti ve yattı..:)

* Bulaşık makinesi en sevdiği oyuncak. Kapağını saatlerce açıp kapatabilir, sepetleri saatlerce çekip geri itebilir.. Hiiç sıkılmadaann.. Çok ilginç geliyor bize..

* Bir zamanlar yoğurdu yedirmek için denemediğimiz yol kalmamıştı. Meyveyle karıştırdık, kekle karıştırdık,yemekle karıştırdık, balla karıştırdık..Şimdilerde ise sek yoğurda bayılıyor..Kavanozu görünce çıldırıyor.

*Hipp in çocuk bisküvisi de favorilerimizden. Salondayken eğer canı istemişse elinden tutup mutfağa götürüyor ve olduğu rafı işaret edip istediğini belli ediyor. Bazen de erişebileceği bir yerde bıraktıysak kendi uzanıp elini daldırıyor kutunun içine ve yiyor afiyetle..

* Yeme alışkanlıkları değişiyor cidden. Eskiden ne versek hapur hupur yerdi şimdilerde yemek beğendiremiyoruz.. Köfte, pilav kabulümüz, bayıldığımız bulgur pilavı/taze fasulye kesinlikle tükürülüyor. Balık bir yeniyor, bir yerlerde yerini alıyor. Kabak yemeği de aynı şekilde.. Nazar değmesin kıymalı tarhana çorbasına çıldırılıyor. Ve ne hikmetse Hipp'in mamalarına her daim bayılınıyor.. İçine ne koyuyorlarsa... Kahvaltı ise şiddetle reddediliyor hala.. Ama ne verdiğimize bile bakmadan.

* Süt manyaklığımız devam ediyor. Günde 400 ml inek sütümüz hüppp diye bitiriliyor. Daha olsa içecek, o derece.. (Maşallaahh)

* Hiç istemediğim halde gece Aptamil ile beslenmelerimiz de devam ediyor. Cansu'nun kuzeninin önerisiyle Aptamili seyrelterek koymaya başlamıştım geçtiğimiz haftalarda. Yani mesela arkasında 30ml suya 1 ölçek aptamil diyor. Mesela 120 ml suya 4 ölçek yerine 2 ölçek falan koymaya başladım.. Acaip huysuzlaştı, gecenin bir yarısı uyanıp deli gibi bağırıp çığlık atmaya başladı. Gece beslenme sayımız azaldı ok ama çığlıklarla uyumaya başladı. 3-4 gün sonra geçer dedim..(malum alışması için o kadar zaman yeter derler ya).. yok.. gittikçe daha kötüye gitmeye başladı, ben de eskisi gibi tam ölçek vermeye döndüm.. Napalım varsın bir süre daha gece beslensin.. Elbet zamanı gelip kendini hazır hissedince bırakır.. Şu an gece uykusuna yatarken 210 ml aptamil hazırlıyoruz.. Bazen onu bitirmeden uykuya dalıyor, bazen bitiriyor. O bittiği zaman 120ml lik hazırlıyoruz.. Çoğunlukla bu ikisi yetiyor ama diş çıkartma dönemiyse vay halimize.. üstüne bir 90ml lik bir de 60 ml ilik içmeden sabahı göremiyoruzz..

* Sabahları 7.30-8.00 gibi uyanıyor. Günde 1 kez uyuyor öğle yemeği sonrası. Genelde 2-3 saat..Akşamları öğleden sonraki kalkış saatine göre 21.00-21.30 gibiy atıyor yatağına, kimi zaman 5 dak içinde, kimi zaman ise 1 saati buluyor uyuması.. Arada bağırıyor yanına gitmem için. Gidip iki dakika ninni söylüyorum ve çıkıyorum tekrar..Gece genelde 12.30-01.00 gibi  ve 04-05 arası uyanıyor ve süt içiyordu normalde, son 1 haftadır gece 3 -5 arası uyanıyor ve süt istiyor.. Kalkıp biberonunu verip geri yatıyorum.. Bazen de beni hiç kaldırmıyor, bir bakıyorum sabah olmuş. Odasına gittiğimde görüyorum ki kalkmış gece ve başucundan biberonunu alıp içmiş.. :)

* Bilgisayar tuşlarına basmaya bayılıyor. Biz lap topı açınca kurtaramıyorduk, annem çalışmayan, eski lap top ını getirdi de rahatladık.. O laptopın oğlumun elinden neler çektiğini görseniz. Tuşlarını çıkartıyor, üstüne basıp zıplıyor, içine oturuyor koltuk gibi..

* Bu aralar ara sıra bizim gibi sandalyede oturma isteği başgösterdi. Kahvaltı ederken veya yemek yerken bir anda bağırıp sandalyeye çıkmak istiyor..5 dak oturup iniyor sonra..

* En büyük sıkıntımız; birçok şeyi bağırarak anlatmaya çalışıyor. Bu huyundan vazgeçirmeye çalışıyoruz.. İnşallahh başarıcaz.

* Altan'ın kemerleri ve kravatları da vazgeçilmez oyuncaklarımız.

* Artık bizim yatağa ve salondaki koltuklara yardımsız çıkabiliyor. Akşam babası geldikten sonraki rutinimiz; baba gelir ve Efe'yi kucağına alır. Birlikte yatak odasına, babanın üstünü değiştirmeye giderler. Baba Efe'yi yere bırakır, Efe hemen yatağa çıkar, oturur ve bekler. Baba, kemerlerinden birini alır, Efe'ye verir.. Efe biraz oynar, evirir çevirir. Sonra babayla banyoya gider, babanın elini, yüzünü yıkamasını bekler..

* Artık pusette oturmak istemiyor, otursa da yan dönüyor, arkasına bile dönüyor, ayağa kalkmaya çalışıyor..

*  Konuşmasında çok büyük gelişme yok. Malum erkek çocuklar daha geç konuşuyor hep söylenen bir gerçek sanırım. En çok söylediği kelime "Apmaaa"-yapma demek oluyor bu kelime.. Çok cilveli söylüyor ama..Anne, hade, gel, abbaa(atta yani),baaaabaaa da arada  kullandığı kelimeler. Baybay yapmaya bayılıyor. Bir ara hoşgeldin dediğimizde tokalaşıyordu, şimdilerde bıraktı..

* Geçen gün masal okudum bir tane.. Çok hoşuna gitti, koşarak gelip boynuma sarıldı. Masal bitince gidip bir tane daha kitap getirdi ve okumamı istedi.

* 2 ay önce nesneleri sürekli atma huyu vardı. Artık atmıyor. Birşeyi bırakmak isteidğinde çoğunlukla ıııhhıııhh diyerek elimize veriyor, bazen de masa, koltuk gibi koyacak yer varsa oraya bırakabiliyor.

* Bu aralar araba koltuğunda oturmaktan hoşlanmıyor. Çoğunlukla oturmak istemiyor. Çubuk kraker imdadımıza yetişiyor böyle anlarda.. Artık arabada her daim bir paket çubuk kraker bulunduruyoruz.

*Attaa dediğimizde hemen koşup kapıya gidiyor ve açmamızı istiyor.

*Bıcı bıcı diyip banyoya götürdüğümüzde ve soymaya başladığımızda hemen adımını atıp duşun içine giriyor ve bekliyor..

*İlk kazasını geçtiğimiz hafta yaşadı. Pazar günü Bağdat Caddesi'nde BiBuçuk'taydık. Efe de ortalıkta geziniyordu elimden tutup.. O sırada koltukta duran ıslak mendilini farketmesiyle elimi bırakıp öne atılması bir oldu vee baammmm masanın kenarı oğlumun tam da gözünün kenaırna çarptı.. Allah korudu da gözüne gelmedi.. Ama kızardı gözünün kenarı ve hafifçe de içi.. Korktuk, hastaneye gittik göz doktoruna.. Allahtan birşey çıkmadı..

*Bu aralar ben çatal tutuyorsam mesela ve yemek yiyorsam o da eline bir çatal alıp tabağa batırırcasına hareketler yapmaya başladı ara ara..Bardak kullanımı ise hiiçç yok.. Özenmiyor da..

* Anne kuzusu haline devam.. Ben varsam Altan'ı gözü görmüyor, ben yoksam sorun yok. Babasıyla oynarken ben de oradaysam bir an bakıyor ve sanki beni ihmal etmiş de ben de üzülmüşüm gibi düşünüyor herhalde ki koşa koşa gelip bana sarılıyor.. O haline bayılıyoruummm..

İşte hızlıca büyüyen tosunumun son marifetleri..



6 Ekim 2012 Cumartesi

Ekmek yendi mi böyle yenir. :)

Geçen pazar sabahı ekmek keserken tezgaha uzanıp ekmeği kapan Efe'den manzaralar...


4 Ekim 2012 Perşembe

Deli Zeyna'nın partisi

Ne zamandır yazmak istediğim ama bir türlü fotoğrafları bir araya getirip de yazamadığım bir partiydi Deli Zeyna'nın 1.yaş partisi.. Biz esas gününde, Alanya'da da beraberdik ama Cansu bir kez de İstanbul'da arkadaşlarıyla kutlamak istedi. Tabi biz de yerimizi aldık en ön sıradan..

1 ay öncesinden başladı benim telaşım ne alsam Zeyno'ma diye.. Ona baktım beğenmedim, buna baktım beğenmedim. Kıyafet almak istemedim, ille de oyuncak olsun ama kimsenin aklına gelmeyecek birşey olsun istedim. Hediye konusunda pişti olmak en sevmediğim şeylerden. Özenip bezenip, kafa yorularak alınmış hediyelere bayılırım. Bu sebeple kılı kırk yararak araştırdık Altan'la.. Günlerce birbirimize bulduklarımızı gönderdik. O illa salıncak alalım dedi. Aslında çok cazip fikirdi ama Zeynep'in evi o salıncağa yer bulacak müsaitlikte değildi. E her seferinde katla koy kenara da olmazdı. Vazgeçtik..
Sonundaa sallanan oyuncaklardan almaya karar verdik ama bu sefer sıradaki soru: Hangi markanınkini alıcaz? dı. Hepsine bizzat mağazalarda baktım ve sonunda Kiddieland in Sallanan Midillisini kuzuya uygun buldum. Hem sallanıyordu, hem de tekerlekleri vardı. Çok fonksiyonluydu.. Hem kulaklarına basınca titriyor ve ses çıkartıyordu.. Hem de pespembeydi en şekerinden tam da kız çocuğuna özel..

Doğumgünü partisi Zeynep'in evinin olduğu Ayazağa Oyak Sitesi'nin Sosyal Tesisi'ndeydi. Normalde Ayazağa'da dışarıda rüzgarsız bir hava bulup oturmak Eylül ayında pek mümkün değil iken hava sürpriz yaptı ve dışarıda kutlama yapabildik. Sürüyle çocuk vardı partide.. Hepsi boy boy, yaş yaş.. Hatta çoğunun yaşı aynıydı, sadece ayları farklıydı diyebilirim sanırım..:) Efe kah babasıyla kah benimle dolandı durdu sürkeli.. parka gitti, geldi, masalar arasında dolaştı.. Bolca mahlepli kurabiye yedi. Zaten onlar da olmasa hiç yerinde durmuyordu..

Bu arada söylemeden geçemiycem oğlum diye söylemiyorum günün en şık erkeği de oydu vallahi.. Beyaz gömleği, gri pantalonu ve papyonuyla tam bir küçük adam olmuştu ve çoookda yakışmıştı bence bu kıyafet oğluma :)
Zeynep pastasını üfledikten sonra herkesle tek tek fotoğraf çektirdi. Ha 2 kere de pastasına ayağını geçirdi resmen.. Ayakkabı krema içinde kaldı.. :)

Partiyle ilgili detayları Zeyno'nun annesi güzelce yazmış tam da şu adreste: http://zeynolugunler.blogspot.com/2012/09/zeyno-dogumgunu-kutlamalalar-varan-3.html
Ben de günün Efe'li fotoğraflarından bir demet sunayım dedim.. :)









Geçen sene daha Efe 40 günlük bile değilken hastaneye ziyarete gitmiştik ailecek. Şimdi koskoca 1 yıl geçti bile..

Daha nice yaşların olsun Zeynomm hep birlikte, sağlıklı, mutlu,huzurlu.. İleride başarılarını da beraber kutlayalım.. Sonra nişanını, evliliğini inşallaahh.. Senin doğumuna da ziyarete gelelim.. Tecrübelerimizi aktaralım sana.. Olur mu?

2 Ekim 2012 Salı

Anneanne muhallebisi..

Son zamanlarda yoğurdu öğle yemeği ile beraber vermeye başladık Efe'ye. Hal böyle olunca öğleden sonraki ara öğününde meyvenin yanına bir yan yemek daha gerekti. Anneannesi bazen şeker yerine pekmez kattığı tarçınlı,elamlı muffin yaptı, meyve püresi ile karıştırıp yedirdi.Bir keresinde ben tarçınlı kurabiye yaptım yine pekmez ile.. Ama kurabiyeyi daha çok elinde kemire kemire yedi tabi.. Son zamanlardaki favorimiz ise muhallebi..
İşte anneanne eli değmiş muhallebimizin tarifi..
Öncelikle Dr. Oetker'in 5 poşet içeren pirinç unu alınır.. İlgili ürünü şu linkten görebilirsiniz:
http://www.droetker.com.tr/dr.oetker-urunler/306/tatlilar/tatli-yardimcilar/pirinc-unu.aspx

1 poşeti bir tencereye koyuyoruz, 1 paket vanilya da ekleyip bir güzel harmanlıyoruz. 400 mlsütü de ekleyip ateşe koyuyoruz. Önce açık daha sonra orta ateşte çırpma teli ile iyice karıştırarak pişiriyoruz. Kıvamlanana kadar pişiridkten sonra altını kapatıp 1-1,5 çorba kaşığı bal da ekleyip yine çırpma teli ile karıştırıyoruz. Kaselere koyup soğutuyoruz.

Yedirmeden önce üzerine tarçın serpip üstüne de meyve püresi koyuyoruz biz. Ama muhallebi ile meyve püresini birbirine karıştırmadan kaşığa beraberce alarak yediriyoruz..
Pek seviyor kuzucuk.
Zaten ona tatlı olsun da;)