Son zamanlarda Kalamış'taki parkı çok sevdiğimizi yazmıştm. İşte güzel bir bahar günü ve yine oradayız, beyaz kaydıraklı parkta..:)
Bu yazki imajımız bu şekilde. Hasır şapka ve siyah güneş gözlükleri..:) Kaydıraktan kayarken bile çıkartmıyor. Tarzından ödün vermiyor oğlum..:)
Efe'nin yaşı
30 Mayıs 2014 Cuma
Market faresi
Oturduğumuz evin yakınında, sürekli gittiğimi bir market var. Her gidişimizde manav tarafındaki tartıdan etiket çıkartmayı ve o etiketleri bulduğu her yere yapıştırmayı çok seviyor. Eskiden market arabalarına hayatta oturmazdı. Şimdiyse her gidişte hemen içine oturmak istiyor.. Bu markettekiler de biraz küçük ama laf dinleyen kim..:)
20 Mayıs 2014 Salı
Kalamış Parkı
Son aylardaki favori parkı Kalamış'taki park.. İlk olarak Ocak ayında gittik. Sonra kışın çok gidemesek de baharın gelmesiyle ziyaretlerimiz arttı. Özellikle beyaz kaydırak favorisi.. Bu arada parklarda salıncaklara hiç binmiyor geçen yazdan beri. Neden binmediğini merak ediyorum ama istemiyor hiçbir şekilde. Kaydırak ise favorisi. Aralıksız kayıyor parka gidince..
Aşağıdaki fotoğraflar kıştan kalma ama olsun..:)
Aşağıdaki fotoğraflar kıştan kalma ama olsun..:)
Haberler...
Aylar oldu yazmayalı.. Önce fotoğraf makinem bozuldu. Tamire vermeden önce tüm fotoğrafları bilgisayara attım sanıyordum ama nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde atamamışım.. Dolayısıyla hikayesi yazılmayı bekleyen epey bir fotoğraf silindi gitti.. Kısaca neler oldu bakalım..
Şubat ayında Efe'yi anneme bırakıp 5 günlüğüne Venedik Karnavalı'na gittik.. Orada gördüklerimiz, yaptıklarımızı http://duygunungezdikleri.blogspot.com.tr/ de okuyabilirsiniz.
Şimdilik yurtdışı seyahatlerine Efe'yi götürmüyoruz.. Çünkü malum bizim haşarı oğlan pek yerinde durmuyor. Yürümeyi seviyor evet. O açıdan iyi bir gezi arkadaşı olacak gibi duruyor ama iş bir yerde oturmaya gelince pek hoşnut olduğu şeyler değil bunlar.. Bu yüzden hem ona eziyet etmemek için hem de kendimiz de gezdiğimizden anlayalım diyerek şimdilik böyle ufak kaçamaklar yapıyoru.. Büyüyünce kızar mı acaba bize??
Yine de hakkını yemeyeyim İstanbul'da dışarı gittiğimizde artık masada oturarak daha fazla vakit geçiriyor. Maşallah son aylarda biraz daha büyüdü de oturup sohbet etmekten hoşlanır oldu..
Sayılara inanılmaz ilgili.. Televizyon kumandasıyla kanal değiştirirken "bu kaçıncı kanal?" ile başlayan merakı gün geçtikçe artıyor.. Sokakta her gördüğü, dokunabileceği yükseklikteki apartman numaralarına dokunuyor. Cep telefonunda sürekli bir rakamlar yazıp bu kaaç diye soruyor. Bazen de "789 yazdıımm" diye gerçekten de 789 yazıyor..
Artık tek hanelileri bıraktı 1000,1535 gibi sayıları da okuyor gayet.. Sokakta her gördüğü sayıyı söylüyor "Burada bu yazıyor, burada şu yazıyor" diye..
Değişik bir çocuk Efe.. Farklı zevkleri var. Gören herkes okuma bildiğini sanıyor ama aslında öyle değil tabi.. Banka logolarını ezberliyor, veya sayıları sürekli sorduğu için ezberlemiş logo gibi.. Ama tabi bunun arkası okumak olabilir.. Çok teşvik etmek istemiyoruz ama sorunca cevap vermemeyi de yanlış buluyorum. Ama umarım bunun sonu okumayı öğrenmek olmaz. Çünkü deneyimli herkes bu kadar erken okumanın iyi bir şey olmadığını söylüyor.. Sonra okuldaki yaşıtlarını küçümsüyor diyorar aynı şeyi yaşayan insanlar.
Laf ebeliğine devam tabi ki.. Anında not etmeyince unutulup giden o kadar çok lafı var ki..
En sonuncusu mesela:
*19 Mayıs için yine Efe'yi bırakıp yurtdışına gittik. Bizim evden çıkıp anneannesinin evine giderlerken annemle arasında geçen diyalog:
-Efe, istersen gitmeyelim burada kalalım, Efe'nin evinde kalalım
-Boşver Efe'nin evini şimdi...
*Bazen istediği bir şey olmayınca, yapılmayınca sinirleniyor, gidip koltuğa, kendi bacaklarına, o an elinin altında neresi varsa oraya vuruyor. Tabi bu bazen biz de olabiliyoruz ama anneannesi yarı şaka yarı ciddi "Yanlışlıkla oldu herhalde?" demiş bir kere. Şimdi bize vurduysa biz ona sert sert baktığımız anda kendiliğinden diyor: Yanlışıkla oldu herhâlde.. :)
Bundan sonra böyle diyalogları kaçırmadan yazmak istiyorum. Umarm yapabilirim..
Daha sık yazabilmek is-ti-yoo-ruummm..!!
Şubat ayında Efe'yi anneme bırakıp 5 günlüğüne Venedik Karnavalı'na gittik.. Orada gördüklerimiz, yaptıklarımızı http://duygunungezdikleri.blogspot.com.tr/ de okuyabilirsiniz.
Şimdilik yurtdışı seyahatlerine Efe'yi götürmüyoruz.. Çünkü malum bizim haşarı oğlan pek yerinde durmuyor. Yürümeyi seviyor evet. O açıdan iyi bir gezi arkadaşı olacak gibi duruyor ama iş bir yerde oturmaya gelince pek hoşnut olduğu şeyler değil bunlar.. Bu yüzden hem ona eziyet etmemek için hem de kendimiz de gezdiğimizden anlayalım diyerek şimdilik böyle ufak kaçamaklar yapıyoru.. Büyüyünce kızar mı acaba bize??
Yine de hakkını yemeyeyim İstanbul'da dışarı gittiğimizde artık masada oturarak daha fazla vakit geçiriyor. Maşallah son aylarda biraz daha büyüdü de oturup sohbet etmekten hoşlanır oldu..
Sayılara inanılmaz ilgili.. Televizyon kumandasıyla kanal değiştirirken "bu kaçıncı kanal?" ile başlayan merakı gün geçtikçe artıyor.. Sokakta her gördüğü, dokunabileceği yükseklikteki apartman numaralarına dokunuyor. Cep telefonunda sürekli bir rakamlar yazıp bu kaaç diye soruyor. Bazen de "789 yazdıımm" diye gerçekten de 789 yazıyor..
Artık tek hanelileri bıraktı 1000,1535 gibi sayıları da okuyor gayet.. Sokakta her gördüğü sayıyı söylüyor "Burada bu yazıyor, burada şu yazıyor" diye..
Değişik bir çocuk Efe.. Farklı zevkleri var. Gören herkes okuma bildiğini sanıyor ama aslında öyle değil tabi.. Banka logolarını ezberliyor, veya sayıları sürekli sorduğu için ezberlemiş logo gibi.. Ama tabi bunun arkası okumak olabilir.. Çok teşvik etmek istemiyoruz ama sorunca cevap vermemeyi de yanlış buluyorum. Ama umarım bunun sonu okumayı öğrenmek olmaz. Çünkü deneyimli herkes bu kadar erken okumanın iyi bir şey olmadığını söylüyor.. Sonra okuldaki yaşıtlarını küçümsüyor diyorar aynı şeyi yaşayan insanlar.
Laf ebeliğine devam tabi ki.. Anında not etmeyince unutulup giden o kadar çok lafı var ki..
En sonuncusu mesela:
*19 Mayıs için yine Efe'yi bırakıp yurtdışına gittik. Bizim evden çıkıp anneannesinin evine giderlerken annemle arasında geçen diyalog:
-Efe, istersen gitmeyelim burada kalalım, Efe'nin evinde kalalım
-Boşver Efe'nin evini şimdi...
*Bazen istediği bir şey olmayınca, yapılmayınca sinirleniyor, gidip koltuğa, kendi bacaklarına, o an elinin altında neresi varsa oraya vuruyor. Tabi bu bazen biz de olabiliyoruz ama anneannesi yarı şaka yarı ciddi "Yanlışlıkla oldu herhalde?" demiş bir kere. Şimdi bize vurduysa biz ona sert sert baktığımız anda kendiliğinden diyor: Yanlışıkla oldu herhâlde.. :)
Bundan sonra böyle diyalogları kaçırmadan yazmak istiyorum. Umarm yapabilirim..
Daha sık yazabilmek is-ti-yoo-ruummm..!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)