Efe kanlı canlı olarak hayatımıza gireli tam 8 ay oldu. Bu aralar hem fiziksel, hem mental olarak büyüme hızı doruk noktasına ulaştı oğlumun. Kilosu ve boyu bu ay fazlasıyla artmış. (burada maşallah demeyi unutmuyoruz tabi;)). Son 10 gündür bir önceki yazımda belirttiğim gibi ayakta durma çalışmaları yapıyor. Hatta 10 dakika oturur vaziyette tutabilene ödül vermeyi düşünüyorum, buradan duyrulurJ İlk başlarda çok dengesiz duruyordu, hemen devriliveriyordu. Son 1-2 gündür ise uzun süre durabiliyor. Hatta oyuncağını koltuğa koyuyorum, ayakta oynuyor. Tek eli koltukta, tek eli serbest geriye doğru bakıp televizyona gözatabiliyor.. Bir de koltuktan ziyade, etrafı çevirdiğimiz çite tırmanabilmek pek hoşuna gidiyor. Havada,karada, salonda-yerde,odasında- kendi yatağında hiiç farketmez fırsatını ve imkanını bulduğu her yerde, her koşulda ayağa büyük bir ustalıkla ve çeviklikle kalkabiliyor oğlum. Kah koltuğa ellerini koyup kendini çekerek, kah annesinin bacaklarına tutunarak, kah yatağının parmaklıklarına tutunarak, kaşla göz arasında bir bakıyorsunuz ayakta duruvermiş, sırıtıyor en yer cücesi haliyle.. J Tabi haliyle alınması gereken önlemler de giderek artıyor. İlk hedefimiz yatağının parmaklığını kaldırmak oldu tabi, çünkü uyandığı anda hemen kalkıyor ayağa ve parmaklıklardan tutunarak sarkıyor aşağıya, odasını,halısını seyredalıyor. Parmaklığı kalkık tutmak benim gibi kısa boylu biri için çok rahat olmuyor tabi ama napalım. Güvenlik daha önemli ;) Sırada prizlere kapak takmak var galiba..
Neyse efendim gelelim yazımızın konusu olan 8.ay doktor ziyaretimize. Harika bir Cumartesi günü, günün ortasında doktora gitmek zorunda olmak zor olsa da paşa paşa gittik tabi.
Doktorumuz Nilgün Hanım aşırı yoğun bir doktor. Aylık randevuları aylar öncesinden ayarlamak gerekiyor. Mesela bizim Eylül ayına kadar tüm randevularımız alındı.:) Bu kadar çok hastası olan bir doktor olup bir de üstüne günlerden Cumartesi olunca haliyle kontrollere zamanında girmek imkansız hale geliyor ama napalım. Nilgün Hanım odaya geçin dedikten anca 40 dakika sonra gelebildi odaya. Çünkü acilde hasta olan çocuklara bakması gerekiyordu. Biz de biraz gülsün diye o odaya geldiğinde Efe’nin gözünde yeni güneş gözlüğü ile karşıladık onu. Kadıncağız çok güldü, çok hoşuna gitti ve hemen bir fotoğraf istedi odasındaki panoya asmak için. (Panoda bir sürü bebeğin fotoğrafı var).
Efe ilk kez Nilgün Hanım’a güldü bu muayenede. Artık tanıyor herhalde kendisiyle coşkulu bir ses tonuyla konuşan,ilgilenen doktorunu..
Klasik “bu ay nasıl geçti, uykusu nasıl, hayatında ne değişiklikler var, yemeklerini seviyor mu” soruları sonrasında tabi ki sıra bu ayki menümüze geldi..
Bu ay sabah kahvaltısına aynen devam ediyoruz. Aynı şekilde meyve saatimize de devam tabi ki. Öğle yemekleri çeşitleniyor Efe’nin. Haftada 3 gün geçen ayki kuzu külbastılı sebzesine devam ediyoruz.
2 gün yine sebze püresi ama havuç,patates,pirinç i kuzu incik ile pişiricez bu sefer.. Brokoli zamanı geçtiği için artık sebze pürelerine brokoli eklemiycez. Kuzu incikli pişirdiğimizde sarı mercimek ve buğdaya da gerek yokmuş. Mercimek incikle beraber olursa bağırsakları fazla çalışırmış. Buğdaya da incik varsa eğer içinde gerek yokmuş. Efendim pişmesine 5 dak kala inciğin kemiğine bir damla elma sirkesi damlatacakmışız ki kemiğin tüm kalsiyumu yemeğin suyuna geçsin. Bu da işin püf noktası.. Bu püreye incik zaten yağlı olduğu için zeytinyağı eklememize gerek yokmuş.
Haftada 1 gün, 1 tatlı kaşığı kuzu kıyma ,1 tatlı kaşığı pirinç, 1 avuç ıspanak ile hazırlanmış ıspanak yemeği verecekmişiz bu ay. Bakalım annesi ve babası gibi kıymalı sebze yemeklerinden ziyade etli sebze yemeklerini mi tercih edecek??
Kalan 1 günde de balık yiyecek oğlum bu ay. Tatlı su ve dip balıkları yasak. Yani tekir,barbunya,alabalık, çiftlik çuprası gibi balıklar henüz menümüzde yok. Olta balıkları ise buyursun gelsinler soframıza.. Gelsin istavritler, çinekoplar, deniz levrekleri, Norveç somonları ve ithal uskumrular meselaJ Sanırım balık konusunda tercihimiz bizim de favorilerimizden olan, löp etli, kılçığı ayıklanması kolay olan Norveç somonundan yana olacak çoğu zaman. Doktorumuz kendi oğluna da daha çok somon verdiğini söyledi küçükken ve kendi uyguladığı tarifini de paylaştı bizimle:
“Somonu ufak bir tencereye koyup üstüne brokoli ve havuç rendeleyip, defne yaprağı koyuyoruz. Kendi suyu ve yağıyla piştikten sonra biraz zeytinyağı gezdiriyoruz ve afiyetle yemesini sağlıyoruz”. Hayalgücünüze bağlı olarak tarifleri zenginleştirmek mümkün. Haydi hayırlısı.. Heyecanlandım valla;)
Bu arada artık sütüm iyice azaldığı için evde Aptamil Devam sütü 3 numarayı bulundurmaya başladık. Hatta 2 gündür sabah öğünlerinde anne sütü niyetine onunla ediyor kahvaltısını. Bakalım anne sütünün varlığı daha ne kadar sürecek?
Ayrıca eline kemirmesi için meyve filesi içinde meyve ve sebzeler ve Hipp bebe bisküvisi verebilirmişiz. Ben ekmek kabuğu diye sormuştum ama Nilgün Hanım ekmekten ziyade bunları tercih edebileceğimizi söyledi..
Küçük adamım büyüme yolunda tam gaz ilerlerken bakalım daha neler olacak?