Epeydir yazmadım.. Blogu oldukça boşladım farkındayım ama yazın gelmesiyle beraber boş vakitlerde eve tıkılmak istemiyoruz.. Haliyle evde oturmayınca bilgisayar başına da geçilmiyor..Efe'nin hayatında epey değişiklik oldu bu arada. Temmuz başından beri yuvaya gitmeye başladı. Çok gezdik. Uzuun bir liste yapmıştım okullarla dolu olan.. Erenköy-Suadiye-Küçükyalı-Kozyatağı çevresindeki tüm yuvaları gezdik neredeyse. Bir kısmını gezmeden eledik..
Benim için en önemlisi güzel bir bahçesinin olmasıydı. Güvenlik önemliydi tabi..Öyle İngilizce olsun aman çocuğum dil öğrensin gibi bir kaygım yoktu. Henüz 3 yaşında. Önünde upuzun okul yılları var. 3 yaşnda da ingilizce bilmeyiversin nolcak.. Nasılsa öğrenmeyecek mi?? Ancak gezdikçe gördüm ki kafamdaki özelliklere uyan bir yer bulmak pek de kolay değil.Kimisinde bahçe yok, kimisinde bahçeye bahçe demeye bin şahit istiyor. Kimisinde daracık, dönen bir merdiven var çocukların sürekli inip çıkmak zorunda oldukları. Kimisinin bahçesi hiç güneş bile almıyor.. Çok bilinen, tercih edilen yuvalardan birinin Bostancı şubesi'nde müdürün sözleri ise gerçekten bombaydı..Ben Efe'nin yemekle arasının pek olmadığını, böyle çocuklarla iletişimlerini, yemek konusundaki tutumlarını merak ediyordum ve bu konuyla ilgili bir soru sormuştum. Kadının cevabı sonrası Altan'a kaş göz işareti yapıp kalkalım demiştim.Cevap şuydu: "Burada öğretmenlerimiz o kadar sabırlı ki. Bazen görüyorum uğraşıyorlar bitirene kadar.Onlara kızım annesi evde öğretmemiş sen mi öğreteceksin? diyorum"..Kadına burası okul değil mi? Evde öğrenemediklerini öğrenme yeri değil mi? diyesim geldi..Çocukların koştuğu koridorda çay makinesi vardı mesela. Ayrıca asansör vardı.. Bence bir yuvada olmaması gereken birşey asansör.. En son 3 okul kaldı listemizde.Biri Erenköy'de İlk Beş Anaokulu. 2. evimize çok yakın olan Azra Anaokulu. 3.de anneme yakın olan Küçükyalı'daki Elma Ağacı Okulları.
Aslına bakarsanız gezdiğimiz tüm okullar arasında en beğendiğimiz, herşeyi düşünmüşler dediğimiz tek okul İlk Beş Anaokulu'ydu. Ancak fiyatını sorduğumuzda açıkçası bir yuva gibi değil, kolej fiyatı gibiydi. Ben şimdiden bu kadar fazla para vermeyi düşünmüyordum. Ne de olsa önümüzde uzun yıllar var.Şu an için önemli olan Efe'nin sosyalleşebileceği, okul ortamına alışacağı, keyifli vakit geçirebileceği bir yer olması bana göre.. Tamam bahsettiğim yuvanın bahçesi diğer hepsinden daha güzeldi,güvenlik süperdi, sahibi kadını da pek sevmiştim ama herşey bir yere kadardı. O yüzden burayı eledik çok beğensek de..Belki okul öncesi değerlendirilebilir diye de not düşeyim ama..İkinci yuva eve çok yakın olan Azra anaokuluydu. 40 yıllık bir geçmişi var. Çok disiplinli görünüyorlar. Çocuklar içerideyken velileri bile okula sokmuyorlar görmek için.. Bu okul olsaydı düşüncemiz sabahları birimizin yürüyerek bırakması, çıkışta da Efe'nin servisle anneme bırakılmasıydı.Ama tabi önümüz kış. Hava şartları çok kötü giderse sabahları da servise ihtiyaç duyarız diye düşünürken müdire hanım servislerimiz sabah 8.30 gibi alır diyince iş değişti. Ayrıca okulda kahvaltı yoktu.Çocuğunuza evde kahvaltı yaptırıp gönderiyorsunuz dedi..Eh ikisi bir arada olunca da mecburen burayı da eledik. Geldik kararımıza. Suadiye ve Küçükyalı'da 2 şube olarak hizmet veriyor Elma Ağacı Anaokulu. Biz Küçükyalı şubesini beğendik daha çok. Bahçesi fena değildi. Bir villada hizmet veriyorlar. Servisler okulun olduğu için istediğimiz saatlerde alıp bırakabiliyorlar. Servis sabah 6.30dan itibaren birkaç seans olmak üzere çocukları alıp okula götürüyor. Tam gün eğitimi 17.00da bitiyor. Biz yaz okulu boyunca yarım gün gönderdik. Yaz okulunda günün belli saatlerinde Suadiye'deki okula götürüyorlar, bahçesinde havuz var diye. Yüzme dersi veriyorlarmış. İşin güzeli Efe'ye de sorduğumuzda hangi okula gitmek istiyorsun diye, urayı seçmesiydi. İlk haftanın sonunda servisle gitmeye başladı bile. Sabahları ben bindiriyorum. Öğlen anneannesinin evine bırakılıyor..Servise biner binmez kemerini bağlıyor koltuğunda. En arkada oturucam diyor bir gün, ertesi gün en önde oturucam diyor.. :)Havuza girmiyormuş. Mayosunu giyip ayaklarını şap şap yapıyormuş.. :)
Yemek yeni yeni az biraz yemeye başladı okulda. Genelde yoğurt ve ekmek yiyor ama yemek yemiyormuş. Son 2 haftadır yoğurdun içinde makarna, pilav yemiş arada. Bir gün dolma yemiş. Bir gün 1 yudum ayran içmiş.:) Bir gün de bir tane mantı yemiş:) Çok komik gerçekten.. Ama bu da bir adım diye düşünüyorum. Bakalım tam güne dönünce ne yapacak. Hem yemek, hem uyku.. hem de uyuma aşamasında içtiği biberonda süt nolcak? Çünkü okulda bardakta veriyorlar ve içmiyor. Evde de aynı şekilde.. Hayırlısı bakalım..
Yepyeni heyecanlarla dolu günler bizi bekliyor..
1 yorum:
Sen de yuvada ilk zamanlar kimseyle konuşmuyordun, yemiyordun.. Uzun süre de normal bardaktan değil ağızlıklı çocuk bardağından içtin aklımda kaldığıyla.
Yorum Gönder