Efe'nin yaşı

Lilypie Fourth Birthday tickers

26 Ağustos 2011 Cuma

Koskoca 1 ay..

Efe artık 1 aylık... Doktor kontrolümüzde herşey yolunda görünüyor. Kilosu ve boyu ileride.Hepatit aşısını da oldu. Ama asıl aşıları 2.ayda. Önümüzdeki ay yandık yani..:)


Dün ilk kez anneannesi ile birlikte arabasına koyup Fenerbahçe'ye gittik. Araba ile giderken her zamanki gibi uyudu. Romantika'da kuytu bir masaya oturduk rüzgardan etkilenmesin Efe diye.. Uyanması çok sürmedi. Önce ufak ufak etrafına bakınırken bir anda suratı çarpıldı ve ufak ufak ağlama sesleri çıkartmaya başladı.Arabasını 2 ileri 1 geri götürünce sustu hemen.. Bunun üzerine fazla oturmamaya ve parkta yürüyüş yapmaya karar verdik. Arabasını yürüttüğümüz sürece sorun yok ama durduğumuz anda viyaklamaya başlıyor hemen. Yine de güzel bir yürüyüş yaptık ve arabamıza binip eve gittik.. İlk çıkış için gayet başarılıydı bence..Darısı diğerlerinin başına diyooorrr ve sizleri 1 ay boyunca çektiğimiz karelerden bazılarıyla başbaşa bırakıyoruumm..

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Babişkonun doğumgünü...

Yarın Altan'ın doğumgünü.. Henüz 40 günümüz dolmadığı için pek dışarı çıkamıyorum. Dün çıkıp hediye bakayım dedim, alışveriş merkezinde daha ilk mağazayı gezerken annem telefon etti Efe uyandı,ağlıyor diye. Gerisin geri döndüm eve.. Yalan oldu alışveriş.:(


Canım kocacım..İyi ki doğmuşsun da önce benim kocam, sonra Efe'nin babası olmuşsun..Biz seni çoookk seviyoruuuuzzzz.. Bu sabah oğlunla koltukta sarılıp uyumanızı izlerken ne kadar iyi bir baba olacağını düşündüm.. O henüz çok küçük ama şimdiden senin kucağında uykuya dalmasından, sen sarıldığın zaman ağlamayı kesmesinden belli ki oğlun seni çoooooookk seviyor babası.. senin de onu ne kadar sevdiğini hissediyor bence..Onunla beraber vakit geçirmek için ne kadar hevesli olduğunu bilse hemen büyümek isterdi inan..Ama şimdilik biraz sabır..



İYİ Kİ DOĞDUUUUUUUUUUUUUUNNN!!!!!!!!
















15 Ağustos 2011 Pazartesi

Sosyeteye takdim...

Bugün oğlumuzu doktor kontrolleri haricinde ilk kez dışarı çıkardık ve Fenerbahçe'ye, Romantika'ya gittik. 15-20 dakikalığına oturduk ama olsun. Ana kucağında,açık havada mışıl mışıl uyudu Efe.. Biz de denize karşı keyif yaptık kısa bir süre de olsa..

Ayağımızı dışarı attık bir kere. Bundan sonra kim tutar biziiii;)

12 Ağustos 2011 Cuma

Yarı kırkımız...

Efe 20 gündür bizimle. Birbirimize alıştık artık. Sanki hep varmış gibi geliyor bazen.

Genel olarak uykuları düzenli gibi. Sabahın ilk saatlerinde pek uyumuyor. Biraz kendi kendine oyalanıyor, sonra ufak ufak ağlıyor ama sırf ağlamış olmak için..cılız bir sesle.. Sonra bir süredir, kendimi iyi hissettiğimden beri, saat 10.00 gibi salona taşınıyoruz beraberce. Koltuğu pek seviyor gibi. 40 dk emzirme seansından sonra uyuyor, genelde 1,5-2 saat her emzirmeden sonra. Bütün gün bu döngüde geçiyor. Sonra akşam 18.00-18.30 gibi kendi kendine kolları ve ayaklarını bolca hareket ettirerek oynuyor veee babişkooo geliyoooooooooorrr.. Biraz onun kucağında oturuyor ve döngü yeniden başlıyor. Bazen uyumuyor, bu sefer imdadımıza ana kucağı ve Altan'ın güçlü kolları yetişiyor. Nasıl derseniz.. Ana kucağı epey bir ağır olduğu için taşımak, hele hele sallayarak taşımak çok zor.. Güçlü kollara ihtiyaç var diyip kocamı da onore edeyim;) Ana kucağında uyursa 3 saat civarında uyuyor, aksi halde 2 saat falan uyuyor. Arkadan yatmadan önceki son seans başlıyor saat 22.30-23.00 gibi. Gece ise saat 02.00-02.30 gibi bir uyanıyor, arkasından da genelde 05.30-06.00 gibi uyanıyor. Saat 07.00dan sonra ise başta bahsettiğim gibi pek uyumuyor saat 10.00 civarına kadar.

Bu arada yüzünde minik minik kırmızı sivilceler çıktı. Sütüm yağlı olduğu için olabiliyormuş. Bir süre sonra geçermiş. Bol bol yıkamak gerekiyormuş yüzünü. Biz de öyle yapıyoruz.

Göbek bağı da 15.günde düştü. Bir an hiç düşmeyecek sandım..:)

Banyo yapmayı henüz sevmiyor ama 1-2 gündür sırtını yıkarken daha rahat gibi. Anlık da olsa susuyor ve ağlamıyor gibi.:)

İşte günler, sözle anlatmak gerekirse böyle geçip gidiyor. Fotoğraflarla anlatmak gerekirse de;

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Efe gelmiş hoşgelmiş...

23/07/2011...

Son doktor kontrolümüz için 23 Temmuz'da erkenden kalktım ve o da ne.. Doğum sürecinin başladığının ilk işaretini gördüm. Şaşkın ve heyecanlıyım... Hemen Altan'ı uyandırıp haber veriyorum. Oysa daha doktorla kararlaştırdığımız tarih olan 25 Temmuz'a 2 gün var. Böbrek taşı sebebiyle sezaryen ile doğacak oğlum...

Ne olur ne olmaz diye hastane çantamın 1-2 eksiğini de tamamlıyorum doktora gitmeden önce ve yola çıkıyoruz. Çok ufak ufak, düzensizce sancılarım var. Hadi hayırlısı! diyorum... NSTye bağlandığımda çoğu düzensiz ama genelde 15-20 dakikada bir ağrılarım var. Ancak henüz rahimde açılma olmadığı için yapacak birşey yok. Paşa paşa eve dönüyoruz. Sancılar düzenli olursa veya suyum gelirse hemen gitmek üzere tabi... 12-13 gibi eve geliyoruz. Altan, Efe'nin odasının lambası için elektrikçi çağırıyor. Ben de elime kağıt kalem alıp sancı hissettiğimde saatleri yazıyorum. Derken farkediyorum ki düzenli hale gelmeye başlamış. Önce 15 dak, sonra 10, en sonunda da 5 dak.ya düşmüş. Tam o anda Altan'ın ailesi geliyor Ankara'dan. Ayağa bile kalkamıyorum resmen... Daha 2 gün var diye geldiler ama neye uğradıklarını şaşırdılar..:) Altan doktorumu arıyor ve "Hemen gelin" talimatı ile apar topar 2 araba fırlıyoruz sokağa. Hemen annemi arıyorum onu almaya gittiğimizi bildirmek için. O da panik oluyor tabi... Şansımıza E5 gayet açık. Yoldayken doktor arıyor yolda mısınız diye.Ürologu da çağırmış, bizi bekliyorlarmış. Kadıköy'e bir cumartesi gününde varabileceğimiz en kısa sürede varıyoruz. Bu arada sancılar 3 dakikaya düşüyor.

Hemen bir odaya alınıyorum. Üstümü değiştiriyorlar. Bu arada doktor geliyor ve rahmin açılıp açılmadığını kontrol ediyor ve resmen şoka giriyor. 3 saat önce kapalı olan rahim şu an %100 açık!!! İnanamıyor rahim kaslarımın esnekliğine ve tam o anda normal doğum yapmaya karar verip keseyi patlatıyor. Tüm yatak su içinde kalıyor. Hemşireler şokta.. Ürolog şaşkın.

Doktor bu durumda sezaryenden vazgeçiyor. Önce normal doğum ile bebek doğacak, sonra beni bayıltacaklar ve böbrek taşını alacaklar. Ancak son kontrol olarak ultrasonla bebeğin pozisyonuna bakacaklar. Ultrason cihazı odaya gelince görülüyor ki Efe'nin kafası doğum kanalına tam girmemiş. Dolayısıyla forseps kullanmak gerekiyor. Bu da istenmeyen birşey. Apar topar fikir değişiyor ve sezaryene alınıyorum. Normal doğumun tüm aşamalarını yaşayarak. Doktor odada doğurmamam için sürekli "sakın ıkınma, sakin ol" diyip duruyor. Tutmaya çalışıyorum kendimi.

Ameliyathanede bir sürü soru soruluyor, hepsine cevap veriyorum. Anestezi yapılıyor. Ondan sonrası.. kayıp...

...Birden "Duygu Hanım..Duygu Hanım.." seslerini duyuyorum. Konuşmak istesem de konuşamıyorum..Sadece zangır zangır titriyorum. Sıcak hava üfleyen bir hortumu tutuyorlar üstüme ama nafile. "Ayaklarıma tutun, ayaklarım üşür benim" demek istiyorum ama nafile. Sesim çıkmıyor. En sonunda söyleyebiliyorum. Ayaklara tutunca biraz hafifliyor titremem ve sedye ile odama çıkartılıyorum.

Bu arada doğum anına ait kısacık bir video:







Herkes orada.. Altan, annem, anneannem, kayınvalidem, kayınpederim ve kayınbiraderim. Ve tabi ki Cansu ve İlker.. Sevgili arkadaşlarım sağolsunlar oda süslemelerini almışlar, çikolata için beşik alıp süsletmişler ve gelenlere vermek üzere hatıra objeler almışlar.. Hepsinin üzerinde 25/07/2011 yazıyordu gerçi ama;) Efe apar topar doğmaya karar verince acele ile toparlamışlar hemencecik...

Ha tabi sarı battaniye,resim çerçevesi,anı defterini de unutmamak lazım.. Cansucuğum hamile hamile kendi örmüş battaniyeyi..:)

İkinize de kocamaaaaaaaannn teşekkürleeeeerrrrr. İyi ki varsınız....!!!

Ve tam kendime geldiğim anda hemşireler Efe'yi getirdi odaya. Dokunmak için küçücük, içimden çıkmak için ise çok büyük görünüyor gözüme..Daha ne olduğunu anlamadan kucağıma verdiler ve ilk kez emzirdim oğlumu. O an ne hissettiğimi bilemedim. Heyecan,mutluluk,korku,merak...Çok tuhaf bir histi gerçekten. Tuhaf ama çoookk güzeell.Minicik elleriyle parmağımı tutmaya çalışıyor. O kadar tatlı ki..



Bu andan sonrası çok hızlı geçti... Ne olduğunu bile anlamadan gece olmuştu bile. Bebeğim ve annemle başbaşa kaldık hastanede. İlk gece neredeyse hiç uyuyamadım. Çünkü Efe bey yatağında yatmaya korkmuş ve benim yanımda yatmak istedi. Hemşireler ilk hafta bebeğin güvende hissetmek istediğini ve bu sebeple benim yanımda yatabileceğini söyledi. E o yanımda yatınca da ben tedirgin olup uyuyamadım...


2. gün gelen giden eksik olmadı.Bir sürü arkadaşımız geldi gitti. Aralarda da uyumaya çalıştım. ve tabi emzirme... Bu arada hemşireler oğlumun çok obur olduğunu söylediler. Cidden öyle bir hırsla ve hızlı hızlı emiyor ki... Tabi henüz sütüm tam gelmediği için daha bir hırsla emiyor.



Ertesi gün hastaneden çıkıp eve geliyoruz. O zamandan bu zamana ise her gün yeni birşeyler oluyor neredeyse. Evdeki ilk gecemizde obur oğlumuz istediği bollukta süt henüz gelmediği için sinirden ağlayıp neredeyse hiç uyumadı, tabi bizi de uyutmadı..;) Ama ondan sonraki günler neyse ki çok sancılı geçmedi. Bol bol emip uyudu Efe.. Uyurken gaz çıkartması, üstelik de koca insan gibi yan dönüp poposunu havaya kaldırıp gaz çıktıktan sonra tekrar popoyu yere koyması çok güldürüyor bizi..


Anlayacağınız... Efeli günler tüm hızıyla başladı bile.:)