23/07/2011...
Son doktor kontrolümüz için 23 Temmuz'da erkenden kalktım ve o da ne.. Doğum sürecinin başladığının ilk işaretini gördüm. Şaşkın ve heyecanlıyım... Hemen Altan'ı uyandırıp haber veriyorum. Oysa daha doktorla kararlaştırdığımız tarih olan 25 Temmuz'a 2 gün var. Böbrek taşı sebebiyle sezaryen ile doğacak oğlum...
Ne olur ne olmaz diye hastane çantamın 1-2 eksiğini de tamamlıyorum doktora gitmeden önce ve yola çıkıyoruz. Çok ufak ufak, düzensizce sancılarım var. Hadi hayırlısı! diyorum... NSTye bağlandığımda çoğu düzensiz ama genelde 15-20 dakikada bir ağrılarım var. Ancak henüz rahimde açılma olmadığı için yapacak birşey yok. Paşa paşa eve dönüyoruz. Sancılar düzenli olursa veya suyum gelirse hemen gitmek üzere tabi... 12-13 gibi eve geliyoruz. Altan, Efe'nin odasının lambası için elektrikçi çağırıyor. Ben de elime kağıt kalem alıp sancı hissettiğimde saatleri yazıyorum. Derken farkediyorum ki düzenli hale gelmeye başlamış. Önce 15 dak, sonra 10, en sonunda da 5 dak.ya düşmüş. Tam o anda Altan'ın ailesi geliyor Ankara'dan. Ayağa bile kalkamıyorum resmen... Daha 2 gün var diye geldiler ama neye uğradıklarını şaşırdılar..:) Altan doktorumu arıyor ve "Hemen gelin" talimatı ile apar topar 2 araba fırlıyoruz sokağa. Hemen annemi arıyorum onu almaya gittiğimizi bildirmek için. O da panik oluyor tabi... Şansımıza E5 gayet açık. Yoldayken doktor arıyor yolda mısınız diye.Ürologu da çağırmış, bizi bekliyorlarmış. Kadıköy'e bir cumartesi gününde varabileceğimiz en kısa sürede varıyoruz. Bu arada sancılar 3 dakikaya düşüyor.
Hemen bir odaya alınıyorum. Üstümü değiştiriyorlar. Bu arada doktor geliyor ve rahmin açılıp açılmadığını kontrol ediyor ve resmen şoka giriyor. 3 saat önce kapalı olan rahim şu an %100 açık!!! İnanamıyor rahim kaslarımın esnekliğine ve tam o anda normal doğum yapmaya karar verip keseyi patlatıyor. Tüm yatak su içinde kalıyor. Hemşireler şokta.. Ürolog şaşkın.
Doktor bu durumda sezaryenden vazgeçiyor. Önce normal doğum ile bebek doğacak, sonra beni bayıltacaklar ve böbrek taşını alacaklar. Ancak son kontrol olarak ultrasonla bebeğin pozisyonuna bakacaklar. Ultrason cihazı odaya gelince görülüyor ki Efe'nin kafası doğum kanalına tam girmemiş. Dolayısıyla forseps kullanmak gerekiyor. Bu da istenmeyen birşey. Apar topar fikir değişiyor ve sezaryene alınıyorum. Normal doğumun tüm aşamalarını yaşayarak. Doktor odada doğurmamam için sürekli "sakın ıkınma, sakin ol" diyip duruyor. Tutmaya çalışıyorum kendimi.
Ameliyathanede bir sürü soru soruluyor, hepsine cevap veriyorum. Anestezi yapılıyor. Ondan sonrası.. kayıp...
...Birden "Duygu Hanım..Duygu Hanım.." seslerini duyuyorum. Konuşmak istesem de konuşamıyorum..Sadece zangır zangır titriyorum. Sıcak hava üfleyen bir hortumu tutuyorlar üstüme ama nafile. "Ayaklarıma tutun, ayaklarım üşür benim" demek istiyorum ama nafile. Sesim çıkmıyor. En sonunda söyleyebiliyorum. Ayaklara tutunca biraz hafifliyor titremem ve sedye ile odama çıkartılıyorum.
Bu arada doğum anına ait kısacık bir video:
Herkes orada.. Altan, annem, anneannem, kayınvalidem, kayınpederim ve kayınbiraderim. Ve tabi ki Cansu ve İlker.. Sevgili arkadaşlarım sağolsunlar oda süslemelerini almışlar, çikolata için beşik alıp süsletmişler ve gelenlere vermek üzere hatıra objeler almışlar.. Hepsinin üzerinde 25/07/2011 yazıyordu gerçi ama;) Efe apar topar doğmaya karar verince acele ile toparlamışlar hemencecik...
Ha tabi sarı battaniye,resim çerçevesi,anı defterini de unutmamak lazım.. Cansucuğum hamile hamile kendi örmüş battaniyeyi..:)
İkinize de kocamaaaaaaaannn teşekkürleeeeerrrrr. İyi ki varsınız....!!!
Ve tam kendime geldiğim anda hemşireler Efe'yi getirdi odaya. Dokunmak için küçücük, içimden çıkmak için ise çok büyük görünüyor gözüme..Daha ne olduğunu anlamadan kucağıma verdiler ve ilk kez emzirdim oğlumu. O an ne hissettiğimi bilemedim. Heyecan,mutluluk,korku,merak...Çok tuhaf bir histi gerçekten. Tuhaf ama çoookk güzeell.Minicik elleriyle parmağımı tutmaya çalışıyor. O kadar tatlı ki..
Bu andan sonrası çok hızlı geçti... Ne olduğunu bile anlamadan gece olmuştu bile. Bebeğim ve annemle başbaşa kaldık hastanede. İlk gece neredeyse hiç uyuyamadım. Çünkü Efe bey yatağında yatmaya korkmuş ve benim yanımda yatmak istedi. Hemşireler ilk hafta bebeğin güvende hissetmek istediğini ve bu sebeple benim yanımda yatabileceğini söyledi. E o yanımda yatınca da ben tedirgin olup uyuyamadım...
2. gün gelen giden eksik olmadı.Bir sürü arkadaşımız geldi gitti. Aralarda da uyumaya çalıştım. ve tabi emzirme... Bu arada hemşireler oğlumun çok obur olduğunu söylediler. Cidden öyle bir hırsla ve hızlı hızlı emiyor ki... Tabi henüz sütüm tam gelmediği için daha bir hırsla emiyor.
Ertesi gün hastaneden çıkıp eve geliyoruz. O zamandan bu zamana ise her gün yeni birşeyler oluyor neredeyse. Evdeki ilk gecemizde obur oğlumuz istediği bollukta süt henüz gelmediği için sinirden ağlayıp neredeyse hiç uyumadı, tabi bizi de uyutmadı..;) Ama ondan sonraki günler neyse ki çok sancılı geçmedi. Bol bol emip uyudu Efe.. Uyurken gaz çıkartması, üstelik de koca insan gibi yan dönüp poposunu havaya kaldırıp gaz çıktıktan sonra tekrar popoyu yere koyması çok güldürüyor bizi..
Anlayacağınız... Efeli günler tüm hızıyla başladı bile.:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder