"Her güzel şeey çabuuk biteerr.." şarkısını söylüyorum bu günlerde. 10 günlük tatilimiz perşembe akşamı son buldu. Evlendiğimizden beri ilk kez tüm tatili tek bir yerde geçirdik diyebilirim, yazlık hariç..
Biz aslında herşey dahil tatil sistemini pek benimsemiyoruz, bizce bol gezmeli tatil en güzeli ama 11 aylık bebekle de başka türlüsü pek mümkün olmuyor gibi..
Evlendiğimizden beri yaptığımız tatilleri düşünüyorum da..
4 sene önce evlendiğimizde balayı için Bali ve Singapur'u seçmiştik. Çok da memnun kalmıştık.. Bambaşka bir kültür, insanlar, yaşam tarzı ile uzakdoğu bizi büyülemişti adeta.. Fırsat olsa da yine gidebilsek keşke.. (
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2009/08/balay-seyahatimizbali-ve-singapur.html)
Sonraki yıl Ölüdeniz'deki süper şirin otelde geçirdiğimiz 4 gün, arkasından 4 gün mavi yolculuk-bizce tatilin en güzel şekillerinden biri, tamamen kafa boşaltma,kafayı resetleme, tüm tatil boyunca deniz ve sen,istediğin an, istediğin yerde denize girme, sabah kalkar kalkmaz kendini serin suya atabilme,doğayla içiçe, tek eğlencenin sohbet ve kitaplar olduğu, bizim için mükemmel ve şimdilerde Efe biraz büyüse, yüzme öğrense de yine gitsek dediğimiz tatil,ve 4 gün Olimpos.. (
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2009/09/oludeniz-tekne-turu-olimpos.html)
Mavi yolculuğun tadını alınca bir sonraki yıl yine bu şekilde bir tatil planı yapmıştık..Bu tatilde bizce mükemmeldii.(
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2010/07/2010-yaz-tatilimarmaris-tekne-turu.html).
Tabi yaz tatili olmasa da hayatımda en çok eğlendiğim tatil olarak anılarımda yeralan, kış ortası Mısır tatilimiz.. Eğlenceyi, denizi, kültürü ve tarihi seven herkese şiddetle tavsiye edebileceğim ülke..(
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2010/03/msr-iskenderiye-kahire-sharm-el-sheikh.html)
Efe henüz içimde yeni yer almışken ve ben hiçbirşeyin farkında değilken gittiğimiz, hep hayalini kurduğum, yıllardır gitmek istediğim ülke.. Fas..(beklediğim kadar mistik olmayıp az biraz hayal kırıklığına yol açsa da çoook güzeldi)(
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2010/11/casablanca.html
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2010/12/rabat-meknesfez.html
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2011/02/marakes.html )
Tabi Deli Zeyna'nın ailesi ile yaptığımız kısa tatil kaçamaklarımız Mudanya-Tirilye-Cumalıkızık gezimiz ve GAP gezimizi de unutmamak lazım..
(
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/a009/09/mudanyatrilyecumalkzk.html
http://duygunungezdikleri.blogspot.com/2010/06/guneydogu-anadolu-gezisi.html)
Epeydir ihmal ettiğim, tamamlanmayı bekleyen Kuzey Ege yazımın beklediği diğer blogumun reklamını da bu şekilde yaptıktan ve geçmişe yolculuk yapııp, anılar denizinde yüzdükten sonra (:))) gelelim bu tatilimize..
Aylar öncesinden, erken rezervasyon nimetlerinden faydalanıp rezervasyon yaptırmıştık. Deniz sıcak olsun, otel büyük bir arazide olsun, bol yeşil olsun şeklinde bir dizi kriterimiz vardı otel bakarken. Malum Efe ilk kez denize girecekti, sıcak deniz olması önemliydi, boş yeşili olan ve büyük bir arazisi olan bir yer olmalıydı ki gölgeye kaçabilelim, Efe'yi uyuturken rahatça gezebilelim..
Bu sebeplerden Kemer-Kiriş bölgesindeki Limak Limra Resort Otel'de karar kıldık biz.
Sabiha Gökçen havaalanına doğru giderken öncelikle iyi bir uçak yolculuğu diledim..Malum Efe 3 aylıkken yaptığımız yolculuklarda Efe bezini tam anlamıyla kakaya bulamıştı ve daracık tuvaletten hiç hoşnut olmamış, kıyameti kopartmıştı.
Havaalanında uçağı beklerken uyudu oğlum ve tam uçağa binerken mecburen-puseti teslim edince uyandı. Uçak kalkarken ve inerken sabah sütünü ve suyunu içirdim.. Böylece kulakları hiç rahatsız olmadı. Onun dışında kendisinden beklenmeyecek kadar hareketsizdi oğlum. Normalde kucakta oturmayı sevmeyen, bir dakika bile sabit ve sakin durmayan oğlum süt dökmüş kedi gibiydi tüm uçuş boyunca.. Hayret doğrusu.. Ama tabi uçuşun ortasında yine bir Efito klasiği olarak burnumuza kokuları uçurmayı başardı oğlum ve istikameeet uçak tuvaleti oldu. Bu kez deneyimli olduğumuz için tuvaletin kapısını açık bıraktık ki küçük hissine kapılmasın.. Başarılı bir operasyon sonrası da yerimize döndük.
Antalya havaalanında bizi internetten bulduğum bir transfer şirketinin elemanı karşıladı. (Nova Transfer). Biz hizmetlerinden çok memnun kaldık. Efe kucakta nasıl duracak yol boyu diye kara kara düşünüyordum, aileler için büyün station tipi araba gönderip bir de içinde araba koltuğu olunca çok mutlu oldum.. Her arabada olmuyormuş, dönüş için konuştuğumuzda da özellikle araç koltuğu olmasını rica ettik ve böylece hem gidişte hem dönüşte Efe uyudu yol boyu..
Tesis çok güzeldi. Çok büyüktü.. Ama çoooooook da kalabalıktı. 3000 kişilik otel. Haliyle yemeklerde ortalık insan kaynıyor, bardan bir içecek almaya çalışıyorsun, sıra oluyor falan. Tek sıkıntımız bu oldu. Bebek büfesi ve diyet büfesi vardı. Efe'nin yemeklerini buralardan hazırladım. Bebek büfesinde sebze püreleri oluyordu, diyet büfesinde ise haşlanmış tavuk, balık, pirinç ve bilimum sebzeler bulmak mümkündü. Ayrıca normal yemeklerden de bulgur pilavı ve köfteyi önce kendim tadıp çok baharatlı olmadığını görüp Efe'ye de yedirdim. Bebek büfesinde bir de mikrodalga fırın ve el blenderı vardı mama hazırlamak ve ısıtmak için. Fırını kullanmadım ama çorba hazırlarken el blenderını kullandım bolca. Ayrıca restoran şefi ile iletişime geçip kavanoz meyve pürelerinden de alabiliyordunuz. Ben cam rendemi yanımda götürdüğüm için meyvesini kendim hazırladım..;)
Efe, açık havada olmanın mutluluğunu yaşadı. nasıl mutlu ve keyifliydi anlatamam. Etrafa gülücükler saçıyordu, sürekli etrafını inceliyordu.
Denize sokmadan önce şişme havuzunu şişirip içini suyla doldurduk ve güneşe koyduk su ısınsın diye. 2 tane de büyük pet şişeyi doldurup onları da güneşe koyduk. Çünkü duşun suyu çok soğuktu. Efe havuzunun içinde suyla oynamaya ve içine kum atmaya bayıldı..:)
Veee ilk deniz deneyimi.. Denize doğru yaklaştıkça bana yapıştıkça yapıştı, tırmandıkça tırmandı.. Sıkı sıkı tutundu..Ağlamaya başladı.. Suya sokmamla çığlığı basması bir oldu. İlk denememiz hüsranla sonuçlandı. Ama denize paralel olarak, kumda yürümek istedi ısrarla.. Yürürken de arada denize doğru döndü ama gözü kesmedi.. Neyse ki 2.gün kahraman baba ağlatmadan denize sokmayı başardı da rahatladık. Ama su göbeğinden yukarı geldi mi çığlığı basıyor, o değişmedi..
Bu arada gitmeden önce kesinlikle havuza sokmayacağım diyip ilk gün denize girmeyince belki havuzla alışır diyen babasının ısrarlarına dayanamayıp soktum.. sonuç: tatilin son 2 günü ve geldikten sonraki gğnlerde devam eden ishal ve hafif ateş oldu.. Havuz sefası da bu şekilde son buldu..:)
Günde 2 defa denize girdi hergün Efe..Düzenizim şu şekildeydi:
-Sabah kalkıyor ve havuz ve deniz kenarına şezlonglara havluları bıraktıktan sonra kahvaltıya gidiyoruz.
-Kahvaltı sonrası deniz kenarına iniyoruz, Efe'nin uykusu varsa birimiz onu uyuturken diğeri denize giriyor.Uykusu yoksa hep beraber giriyoruz ve arkasından yine birimiz onu uyuturken diğeri ya denize girmeye devam ediyor ya da güneşleniyor..
-Uyku sonrası meyve saati var.. Meyvesini yiyen Efe eğer uyumadan önce denize girmediyse giriyor. Girdiyse biraz havuzunda şap şap oynuyor ve bornozunu giyip lobiye,klimalı ortama gidiyoruz.
-Lobide bir süre vakit geçirip, koltukların tepesinde oynayıp, yürüme antremanı yapıyoruz. Sonra öğle yemeği yiyor Efe.. Tabi bizde..
-Yemek sonrası bu kez havuz kenarına geçiyoruz, çimlere.. Efe öğleden sonra uykusunu uyurken biz de yine dönüşümlü olarak havuz veya denize giriyoruz. Kaydıraklardan kayıyoruz..:)
-Efe uyanınca yoğurt vakti.. Çimlerde otururken yoğurdunu yiyor veya yemiyor:) Vee günün Efe için 2. denizi için tekrar deniz kıyısına gidiyoruuzz..
-Deniz sefası sonrası artık akşam yemeği için hazırlanmak üzere odamıza gidiyoruz. Önce Efe ile babası beraber duş alıyorlar. Giyinip parka gidiyorlar.Duş sırası annede.. Ben de hızlıca duş alıp, giyinip, oğlumun çantasını akşam için gerekli malzemelerle doldurup soluğu parkta alıyorum. Hep beraber akşam yemeğine gidiyoruz. Yemek sonrası Efe biraz yürümek istiyor. Yorulunca kucağa alınmak istiyor.
-Saatler 21.00ı gösterdiğinde de bezini değiştirip sütünü hazırlıyoruz ve pusetine koyup eline de sütünü verip başlıyoruz bahçe içinde gezdirmeye.. O uyuduktan sonra da anfi tiyatronun hemen dibindeki barın ordaki masalara oturuyor ve gecenin keyfini çıkartıyoruz. Gelsin mojitolar, gitsin bacardi kolalar.. Arada sırayla animasyona bakıyoruz.. Kuzum o gürültüde hiç uyanmadan uyuyor allahtan.. Ama bir gün canlı müzik dinleyelim dedik. O kadar da değil,siz de abartmayın dedi oğlum ve uyandı..:)
Tatil haberleri bu şekilde.. Bu kadar bahsetmişken biraz da fotoğraflarla tatil hikayemiz:)