Pazar günü klasik Bağdat caddesi yürüyüşümüzün ardından Caddebostan'da Efes Sports Pub'da oturduk Efe uyuyunca. Burası genelde boş ve rahat koltukları var. Dolayısıyla Efe uyanıp da sıkıldığı zaman koltuğa alabiliyoruz, kalabalık olmadığı için de huysuzlanmıyor..
Efe'nin yaşı
28 Mayıs 2012 Pazartesi
Pazar keyfi...
Haftasonları mümkün olduğunca dışarı çıkıp Efe'yi gezdirmeye çalışıyoruz. O da alıştı, artık eve girince ağlıyor hatta. (bu haftasonu canımıza okudu eve girdik diye, 1 saate yakın ağladı cumartesi günü..:()
Pazar günü klasik Bağdat caddesi yürüyüşümüzün ardından Caddebostan'da Efes Sports Pub'da oturduk Efe uyuyunca. Burası genelde boş ve rahat koltukları var. Dolayısıyla Efe uyanıp da sıkıldığı zaman koltuğa alabiliyoruz, kalabalık olmadığı için de huysuzlanmıyor..
Pazar günü klasik Bağdat caddesi yürüyüşümüzün ardından Caddebostan'da Efes Sports Pub'da oturduk Efe uyuyunca. Burası genelde boş ve rahat koltukları var. Dolayısıyla Efe uyanıp da sıkıldığı zaman koltuğa alabiliyoruz, kalabalık olmadığı için de huysuzlanmıyor..
Özgürlük Parkı'nda özgür bir gün..
Geçtiğimiz haftasonu hava da harika olunca soluğu Göztepe'deki Özgürlük Parkı'nda aldık. Bu parkı çok seviyorum. Çocukla,bebekle gidilebilecek en güzel yerlerden biri bence.
Her yaş grubuna göre salıncaklar, kaydıraklar, tahteravalliler ve bilimum park aletleri, piknik yapmak için tahta masaları(gerçi masalar haricinde çimlerde de insanlar oturup piknik yapıyorlar;)),çimleri, etrafınızı göremeyecek kadar büyük ağaçları,tenis kortu,basket sahası, sigara böreğini pek sevdiğim cafesi, süs havuzu, çocuklar için jetonlu oyuncakları, gezi treni, pamuk şekeri, bardakta mısırı, haşlanmış mısırı, kaç yaşında olursam olayım yemeğe doyamadığım kağıt helvasıyla şehir içinde bir cennet burası.. Efe pek farkında değil şimdilik ama biraz daha büyük çocuklar için mükemmel bir enerji atma yeri bence..
Biz bu gidişimizde Efe'yi trenle ve jetonlu oyuncaklardan bazılarıyla tanıştırdık. Trenle gezerken pek ciddileşti, şaşkın şaşkın etrafına bakındı kuzumm..
Kaydıraktan kayarken her zamanki gibi mest oldu, kahkahalar eksik olmadı..:)
Her yaş grubuna göre salıncaklar, kaydıraklar, tahteravalliler ve bilimum park aletleri, piknik yapmak için tahta masaları(gerçi masalar haricinde çimlerde de insanlar oturup piknik yapıyorlar;)),çimleri, etrafınızı göremeyecek kadar büyük ağaçları,tenis kortu,basket sahası, sigara böreğini pek sevdiğim cafesi, süs havuzu, çocuklar için jetonlu oyuncakları, gezi treni, pamuk şekeri, bardakta mısırı, haşlanmış mısırı, kaç yaşında olursam olayım yemeğe doyamadığım kağıt helvasıyla şehir içinde bir cennet burası.. Efe pek farkında değil şimdilik ama biraz daha büyük çocuklar için mükemmel bir enerji atma yeri bence..
Biz bu gidişimizde Efe'yi trenle ve jetonlu oyuncaklardan bazılarıyla tanıştırdık. Trenle gezerken pek ciddileşti, şaşkın şaşkın etrafına bakındı kuzumm..
Kaydıraktan kayarken her zamanki gibi mest oldu, kahkahalar eksik olmadı..:)
10 koca ay..
Geçtiğimiz hafta Efe'nin 10.ayı bitti. Rutin doktor ziyaretimizi yaptık tabi ki.. Herşey yolunda, gayet sağlıklı oğlum.
-Artık pilav, nohut verebilirsiniz dedi. Bezelye için biraz daha bekleyin dedi. Rahatsız edebilirmiş bezelye midesini.
-Soğan,sarımsak 1 yaşından sonra dedi. Asitli oldukları için henüz midesi için iyi olmazmış. Ama bu ay artık yemeklerine domates katabilirmişiz.. Çiğ domates henüz vermiyoruz ama..
-Son 1-2 gündür nezlesi vardı, ben de ilerlemesin diye Peditus şurup kullanıyordum, aferin aldım doktordan;) Ama sadece akşamları kullan dedi..
-Akşam yemeklerinde çorbalara devam. Henüz yemek vermeyin sindiremez daha dedi Nilgün Hanım.
-Öğle yemeklerinde et sevdiği için yemeklerinin içine eski dostlarımız külbastı veya incik de didikleyebilirmişiz.
-Çorba olarak yuvalama gibi de yapabilirsin dedi yoğurt çorbasını.. Malum etsiz,tavuksuz yemeğe hayır kampanyasını yürütüyor Efe..;)
-Artık dişlerini fırçalama zamanıdır diyip Nenedent Bebek diş macunu kullanmamızı önerdi doktorumuz. Bu macunun parmağa geçirilen bir de diş fırçası varmış. Dişlerine bu fırçayla sürüp öyle bırakacakmışız. Çalkalamaya gerek yokmuş.Florürsüz olduğu için zararsızmış, yutulabilirmiş.. Internette buldum bebekchik.com da..
-6. dişimiz yolda, geliyormuş. Sağ kesici dişten sonra sol kesici dişi de oğlumun ağzındaki yerini alıyormuş..:)
Artık oğlum büyüdü de doktoru beklerken koridordaki oyuncaklarla oynayıp arabalara biniyor..:)
Çok değil sadece 10 ay önce yüzü, gözü şiş hastane odasında yatıyordu sıpa..:)
İlk günlerde üstüne büyük gelen kıyafetleri kısa sürede doldurmaya başladı, bir de üstüne 10 aylık olduğu halde 12-18 aylık kıyafetleri giyiyor şimdilerde tosunum benim..:)
Sütüm ilk bol geldiği gün nasıl da mest olmuştu, süt sarhoşu gibiydi oysa..:) Yanaklar kıpkırmızı, dudak su toplamış emmekten..:) Kim derdi ki 8 ayda emmeyi tamamen bırakacak diye..
Birçok şey değişti ama deli yatma huyu ilk günden beri aynı. İlk zamanlarda da bizi hayrete düşürüyor, "bu şekilden asıl uyuyabiliyor" dedirtiyordu, hala aynı. Bazen odasına gidip bakıyoruz, tuhaf bir şekilde uyuyor,derin derin. Düzeltesimiz geliyor ama uyanır diye yapamıyoruz. Ama o gayet rahat saatlerce o pozisyonda uyuyabiliyor..:)
-Artık pilav, nohut verebilirsiniz dedi. Bezelye için biraz daha bekleyin dedi. Rahatsız edebilirmiş bezelye midesini.
-Soğan,sarımsak 1 yaşından sonra dedi. Asitli oldukları için henüz midesi için iyi olmazmış. Ama bu ay artık yemeklerine domates katabilirmişiz.. Çiğ domates henüz vermiyoruz ama..
-Son 1-2 gündür nezlesi vardı, ben de ilerlemesin diye Peditus şurup kullanıyordum, aferin aldım doktordan;) Ama sadece akşamları kullan dedi..
-Akşam yemeklerinde çorbalara devam. Henüz yemek vermeyin sindiremez daha dedi Nilgün Hanım.
-Öğle yemeklerinde et sevdiği için yemeklerinin içine eski dostlarımız külbastı veya incik de didikleyebilirmişiz.
-Çorba olarak yuvalama gibi de yapabilirsin dedi yoğurt çorbasını.. Malum etsiz,tavuksuz yemeğe hayır kampanyasını yürütüyor Efe..;)
-Artık dişlerini fırçalama zamanıdır diyip Nenedent Bebek diş macunu kullanmamızı önerdi doktorumuz. Bu macunun parmağa geçirilen bir de diş fırçası varmış. Dişlerine bu fırçayla sürüp öyle bırakacakmışız. Çalkalamaya gerek yokmuş.Florürsüz olduğu için zararsızmış, yutulabilirmiş.. Internette buldum bebekchik.com da..
-6. dişimiz yolda, geliyormuş. Sağ kesici dişten sonra sol kesici dişi de oğlumun ağzındaki yerini alıyormuş..:)
Artık oğlum büyüdü de doktoru beklerken koridordaki oyuncaklarla oynayıp arabalara biniyor..:)
Çok değil sadece 10 ay önce yüzü, gözü şiş hastane odasında yatıyordu sıpa..:)
İlk günlerde üstüne büyük gelen kıyafetleri kısa sürede doldurmaya başladı, bir de üstüne 10 aylık olduğu halde 12-18 aylık kıyafetleri giyiyor şimdilerde tosunum benim..:)
Sütüm ilk bol geldiği gün nasıl da mest olmuştu, süt sarhoşu gibiydi oysa..:) Yanaklar kıpkırmızı, dudak su toplamış emmekten..:) Kim derdi ki 8 ayda emmeyi tamamen bırakacak diye..
Birçok şey değişti ama deli yatma huyu ilk günden beri aynı. İlk zamanlarda da bizi hayrete düşürüyor, "bu şekilden asıl uyuyabiliyor" dedirtiyordu, hala aynı. Bazen odasına gidip bakıyoruz, tuhaf bir şekilde uyuyor,derin derin. Düzeltesimiz geliyor ama uyanır diye yapamıyoruz. Ama o gayet rahat saatlerce o pozisyonda uyuyabiliyor..:)
21 Mayıs 2012 Pazartesi
İlke gelmiş hoşgelmiiş...
Geçtiğimiz hafta 17/05/2012 de işyerinden arkadaşlarımız Gözde ile Ufuk'un heyecanla beklenen, doğmamakta direnen kızları İlke dünyaya geldi.
İlke, kendisine 41 kere maşallah dedirtmek istercesine 41.haftada dünyaya geldi.. Artık hepimiz sabırsızlıkla bekliyorduk onu ama tabi en çok da ailesi..
Ohh doğdu da rahatladık valla:)
İlke'ye sağlıklı, mutlu, ailesiyle birlikte dolu dolu yaşayacağı bir ömür diliyorum. Adı gibi ilkeleri olan bir kız olur inşallah..
Bu arada Gözde ile Ufuk'a da teşekkür ediyorum Efe'ye yeni bir kız arkadaş adayı dünyaya getirdikleri için;)
İlke, kendisine 41 kere maşallah dedirtmek istercesine 41.haftada dünyaya geldi.. Artık hepimiz sabırsızlıkla bekliyorduk onu ama tabi en çok da ailesi..
Ohh doğdu da rahatladık valla:)
İlke'ye sağlıklı, mutlu, ailesiyle birlikte dolu dolu yaşayacağı bir ömür diliyorum. Adı gibi ilkeleri olan bir kız olur inşallah..
Bu arada Gözde ile Ufuk'a da teşekkür ediyorum Efe'ye yeni bir kız arkadaş adayı dünyaya getirdikleri için;)
18 Mayıs 2012 Cuma
Son Durum..
9. ay ile ilgili yazımda değişen öğle ve akşam yemeği menümüzden ve çorbalardan bahsetmiş ve bakalım neler olacak demiştim..
Öğle yemeklerimizde ilk denememizi sulu köfte ile yaptık.. Fena yemedi.. İkinci denemeyi ise yeşil mercimekli bulgur pilavıyla yaptık. Sonuç: felaket.. İlk 3 kaşıkta sorun yok ama sonrasında kaşıktaki bulgurların yarısı yutuluyorsa, diğer yarısı ağızda kaldı..
2.gün kalan bulgur pilavına anneanne tarafından kıyma katılınca büyük bir iştahla yendi, bitirildi.
Izgara köfte pek sevildi: 4,5 köfte hoopp mideye indirildi..
Kabak dolması da favorilerdendi.. Hatta haftasonları anneyi uğraştırmadan yemek yesin diye haftasonu yemeği oldu..:)(akarı kokarı yok, koy kutuya, al yanına, yolda, arabada, sokakta.. her yerde yedir;))
Balık hala seviliyor..Kıymalı taze fasulye de başarıyla yendi.. Kıymalı semizotuna ıspanaktan ötürü bir aşinalık vardı, sıkıntı çekilmedi..
Gelelim akşam çorbalarımızaa.. İlk denememiz buğdaylı yoğurt çorbasının sonu aynen bulgur pilavı gibi oldu.. Ortalama bir başarıyla akşamı bitirdik.
En organiğinden tavuğu haşlayıp, tavukları da blenderdan eklemek suretiyle yaptığım şehriye çorbası kesinlikle favori yemeğimiz oldu. O ne ağız şapırdatmadır öyle. "Mammaaa mammaaa" tezahuratları eşliğinde, anne kaşığı vermekte gecikirse bağırmak suretiyle 20 dakikada bir kase çorba mideye indiriliyor nazar değmesin;)
3. çorbamız olan tarhana çorbası genellikle bebeklerin pek sevdiği bir çorbaymış ama Efe'ye ilk 2 denemede kesinlikle yediremedim. Ağzını ilk kez kitledi canıım köy tarhanasına oğlum. Kafasını hayırr der gibi sağa sola hareket ettirerek hem de. Bu denemelerde Altan'ın "kızıyorum amaa hıımm, konuşmuyorum seninle" söylemleriyle babasına göstere göstere ağzını açtı oğlum, yarısı üstünde, yarısı midesinde bitirdik bir kaseye. Sonra öğle yemeklerinden keşfettiğimiz üzere ete düşkün oğluma kıymalı tarhana pişirmeye başladım veee bingooo!!! O yavan tarhanaya kitlenen ağız kıymalı tarhanaya kocamaaan açıldıı.. Kıymalı tarhananın akıbeti şehriye çorbasıyla aynı oldu.
En son bulgur pilavı denememizde de bulgur pilavını tavuk suyuyla pişirince annem, yine bayıla bayıla yedi Efe..
Görünen o kii.. etçi bir oğlum var. "Ben yemeğe yemek demem, o yemek etsiz olursa" diyor sanırım..
Öğle yemeklerimizde ilk denememizi sulu köfte ile yaptık.. Fena yemedi.. İkinci denemeyi ise yeşil mercimekli bulgur pilavıyla yaptık. Sonuç: felaket.. İlk 3 kaşıkta sorun yok ama sonrasında kaşıktaki bulgurların yarısı yutuluyorsa, diğer yarısı ağızda kaldı..
2.gün kalan bulgur pilavına anneanne tarafından kıyma katılınca büyük bir iştahla yendi, bitirildi.
Izgara köfte pek sevildi: 4,5 köfte hoopp mideye indirildi..
Kabak dolması da favorilerdendi.. Hatta haftasonları anneyi uğraştırmadan yemek yesin diye haftasonu yemeği oldu..:)(akarı kokarı yok, koy kutuya, al yanına, yolda, arabada, sokakta.. her yerde yedir;))
Balık hala seviliyor..Kıymalı taze fasulye de başarıyla yendi.. Kıymalı semizotuna ıspanaktan ötürü bir aşinalık vardı, sıkıntı çekilmedi..
Gelelim akşam çorbalarımızaa.. İlk denememiz buğdaylı yoğurt çorbasının sonu aynen bulgur pilavı gibi oldu.. Ortalama bir başarıyla akşamı bitirdik.
En organiğinden tavuğu haşlayıp, tavukları da blenderdan eklemek suretiyle yaptığım şehriye çorbası kesinlikle favori yemeğimiz oldu. O ne ağız şapırdatmadır öyle. "Mammaaa mammaaa" tezahuratları eşliğinde, anne kaşığı vermekte gecikirse bağırmak suretiyle 20 dakikada bir kase çorba mideye indiriliyor nazar değmesin;)
3. çorbamız olan tarhana çorbası genellikle bebeklerin pek sevdiği bir çorbaymış ama Efe'ye ilk 2 denemede kesinlikle yediremedim. Ağzını ilk kez kitledi canıım köy tarhanasına oğlum. Kafasını hayırr der gibi sağa sola hareket ettirerek hem de. Bu denemelerde Altan'ın "kızıyorum amaa hıımm, konuşmuyorum seninle" söylemleriyle babasına göstere göstere ağzını açtı oğlum, yarısı üstünde, yarısı midesinde bitirdik bir kaseye. Sonra öğle yemeklerinden keşfettiğimiz üzere ete düşkün oğluma kıymalı tarhana pişirmeye başladım veee bingooo!!! O yavan tarhanaya kitlenen ağız kıymalı tarhanaya kocamaaan açıldıı.. Kıymalı tarhananın akıbeti şehriye çorbasıyla aynı oldu.
En son bulgur pilavı denememizde de bulgur pilavını tavuk suyuyla pişirince annem, yine bayıla bayıla yedi Efe..
Görünen o kii.. etçi bir oğlum var. "Ben yemeğe yemek demem, o yemek etsiz olursa" diyor sanırım..
16 Mayıs 2012 Çarşamba
14 Mayıs 2012 Pazartesi
Anneler Günü(m)
Hamileliğimi saymazsak, oğlumla ilk Anneler Günümüzdü dün. Hem oğlum hem babası çeşitli hediyelerle bu günü kutladılar. Dün sabah da Efe'ye Anneler günü konulu tshirtünü giydirip ailecek kahvaltıya gittik Bahar Country'ye...
Bu gün için isteğimiz; bahçe içinde, yemyeşil bir yere gitmekti. Önce Polonezköy düşünüp, daha sonra oraya mangala gitmenin daha iyi olacağına karar verip arayışımıza devam etmiştik. En sonunda Bahçeköy'de Bahar Country de karar kıldık. Yeşillikler içerisinde, kalabalık ama masaların birbirinden uzak olması sayesinde hiç kalabalığı hissetmediğimiz, keyifli bir pazar günü geçirdik. Efe'yi çimlere bıraktık, doya doya emeklesin, oynasın rahat rahat diye. O da çok keyif aldı, belliydi her halinden.
Canımm oğluum, beraber geçireceğimiz bir dolu Anneler Günü olacak. Kimbilir bana ne sürprizler hazırlayacaksın, neler alacaksın düşünüp düşünüp.. Ama tshirtünde de yazdığı gibi "Benim en güzel hediyem sensin" oğluumm.. İyi ki varsın:)
Bu gün için isteğimiz; bahçe içinde, yemyeşil bir yere gitmekti. Önce Polonezköy düşünüp, daha sonra oraya mangala gitmenin daha iyi olacağına karar verip arayışımıza devam etmiştik. En sonunda Bahçeköy'de Bahar Country de karar kıldık. Yeşillikler içerisinde, kalabalık ama masaların birbirinden uzak olması sayesinde hiç kalabalığı hissetmediğimiz, keyifli bir pazar günü geçirdik. Efe'yi çimlere bıraktık, doya doya emeklesin, oynasın rahat rahat diye. O da çok keyif aldı, belliydi her halinden.
Canımm oğluum, beraber geçireceğimiz bir dolu Anneler Günü olacak. Kimbilir bana ne sürprizler hazırlayacaksın, neler alacaksın düşünüp düşünüp.. Ama tshirtünde de yazdığı gibi "Benim en güzel hediyem sensin" oğluumm.. İyi ki varsın:)
10 Mayıs 2012 Perşembe
Bitirim ikili...
Haftasonu 18 ay sonra Ankara'daydık. Eh bu kadar zaman sonra gidip bir de zaman kısıtlı olunca herkese yetmedi, yetemedi tabi ama arkadaşlarımızın bir kısmını görebildik en azından.
Efe de babannesi,dedesi ve amcasıyla ve diğer dedesiyle yani benim babamla hasret giderdi. Bol bol oynadı onlarla, şımardı..
Kuğulu Park ve benim için bir Ankara klasiği olan CafeMiz ile tanıştı.
Cumartesi akşamı da beraber büyüdüğüm lise arkadaşlarımla tanıştı nihayet Efe.
Eşlerimiz ve çocuklarımızla giderek büyüyen bir aileyiz biz.. Her buluşmamızda kaldığımız yerden devam edebilmek çok güzel. Hepinizi çooooooookk seviyoruuuuuummm ve özlüyorum.. Keşke daha sık görüşebilsek.. Orada, aranızda otururken neler aklıma geldi neler, hangi anılar.. bir bilseniz..:)
Bu buluşmamızda Efe onlarla , biz de sevgili Mustafa ve Gülgün'ün pek yakışıklı, haftaya 1 yaşına girecek olan oğulları Batuhan ile tanıştık. İstanbul'daki arkadaşlarımızın genelde hep kız çocukları olduğundan oğlumun şööyle güzel anlaşacağı, oyunlar oynayabileceği, çocukluk arkadaşım diyebileceği bir erkek arkadaşı, kankası yok ne yazık ki. Batuhan, bu açığı kapatabilecek tek adayımız şimdilik ama o da Ankara'da işte ne yapalım..:(
Buradan İstanbul'daki arkadaşlarıma sesleniyorum: Yeter artık. biriniz de bir erkek doğurun yaaaa... Valla oğlumun canına minnet. İleride kız arkadaş portföyü geniş olabilir sayenizde ama yeter bu kadar kız yani.:)
Günler öncesinden başladı Mustafa'nın "oğlanları güreştirelim bakalım" söylemleri. "Düello başlasın" a kadar gelmişti iş. Merakla bekliyordum açıkçası ne yapacaklar diye çünkü malumunuz Efe bu aralar herkesi yabancılıyor, üstelik Deli Zeyna'nın yaşattıkları sonrasında küçük çocuklardan da korkar oldu oğlum valla, daha bir temkinli yaklaşır oldu:) Ama hiç de korktuğum gibi olmadı. Efe, Tutku'lara gittikten sonra sadece bir 15-20 dakika kadar kalabalıktan ve biraz da Batuhan'dan çekindi. Sonra ufak ufak gülümsemeye başladı herkese. Gülgün ile güzel güzel oynadı annesi yemeğini yerken ve ben çaktırmadan Batuhan'ı mıncıklarken;). Tutku ve Dilara'ya çapkın çapkın gülücükler attı. Mustafa ve İskender'e erkek olmalarından ötürü sanırım daha mesafeliydi önceleri ama sonra alıştı..
Halının üstünde oradan oraya, battaniyesini de sürükleyerek yuvarlandı, durdu. Şımardıkça su içti, içtikçe ilgi çektiğinin farkına vardı, daha da bir şımardı.:) Bir biberon suyu bitirdi. Nereye güleceğini, kime bakacağını şaşırdı. Annesinin çok sevdiği amca ve teyzelerini o da çok sevdi, benimsedi.
İlk başta uzak durup arada göz göze geldikçe ağlamaklı olduğu Batuhan'a kısa sürede alıştı, Mustafa'nın kucağında olduğunu görünce hızlı hızlı emekleyerek gidip çorabına ve o tombul, dolma gibi ayaklarına yapıştı. Isırmak için hamleler yaptı, tuttu, çekiştirmeye kalktı, anne engeline takıldı. Gülgün teyzesi Batuhan'ın çorabını çıkartıp verdi ama boş çorap rağbet görmedi.. Neylesin oğlum içi boş çorabı di mi ama;).. Batuhan ise Efe'nin gözüne taktı. O da hızlı hızlı gelip parmağını oğlumun gözüne sokmaya çalışırken Mustafa çevik bir hareketle engelledi. :)
1.fotoğraf:
Mustafa: Hadi oğluum, tam da öğrettiğim gibi yap hadi. Güüçç bende artıııııkkk..Göster yumruğunuu şu Efe'ye
Batuhan: Üfff İskender amcaa, kurtar beni.. Babam yine bana bir duello ayarlamış galibaa.. Ben güreşmek istemiyorum kii, ben süt istiyoruum, uyumak istiyoruum.
2.fotoğraf:
Mustafa: Hıımmm, kızarım amaaa, hımmm.. Batuhaannn!! (hiç kızıyormuş gibi de değil suratım ama..).
Batuhan: Tutku teyze ne kadar da tatlı di mi..Üff bu esmer tosun da nereden çıktı yaa..Babamın arkadşaının oğlumuymuş neymiş.. Tek bebek bendim ne güzeell..
Gülgün: Şunlara bak, ikisi de çocuk bunların. Şu Mustafa'nın suratına bak.. Ben ne yapıcam bunlarlaaa..??
Tutku: Ayyy canıımm, yirim seni beeen... (İç ses: ayyy bu ikisi de amma hareketli, yoruldum valla..Erkek çocuktan gözüm korktu gibi)
Dilara: Keşke Koray'da burada olsaydı..:(
Efe bu aralar "tay tay Efe tay tay taaayy", "hoppala Efee hoppalaaa", "Dumbala Efee dumbalaaa" diye şarkı söyledikçe ve ellerinden tuttukça yerinde dans eder gibi zıplıyor, bacaklarıyla bir hareketler yapıyor. Batuhan da müzik ile kafasını hareket ettiriyordu. Çok cool bir ekip oldular ikisi birlikte. Biri zıplıyor, biri kafayı sallıyor.. :) Eğlenceli bir görüntü oldu valla.
(Bu arada sağolsunlar tüm arkadaşlar Efe geliyor diye hediyeler almışlar. Tutku ve İskender'in hediyesi arabadan korktu ilk 2 gün ama şimdi alıştı oğlum. Elinden düşürmüyor oyuncağı..:) Ama ilk gün bakıp bakıp arabadan müzik sesleri geldikçe dudaklarını büzüp ağlıyordu..)
Bu kadar hareketten sonra tabi sütünü içerken 5.dakikada uyuyakaldı Efe pusetinde. Ve ben büyük bir başarı göstererek pusetinden araba koltuğuna, araba koltuğundan tekrar pusete, pusetten eve getirene kadar, eve geldikten sonra da yatağına koyana kadar hiiçç uyandırmadım kuzumu..:) Gurur duydum kendimle;)
Soldan sağa:
Duygu: Oooh böyle kalabalık iyi oluyor. Oğlanla ilgilenecek birileri illa ki çıkıyor.
Mustafa: Çok tatlısın seen. Had Batuhan ile güreşin. Haydi meydana hooopp..
Efe: Hehehehh, rahat bırakın beni. Burada da bir kumanda buldum, yaşasın. Dişlerim bayram edecek..
Efe: Ay annee bunun tadı bizimkinden daha güzelmiişş.. De bu Mustafa amca niye sürekli tutuyor. Sanırım düşmemeyim diye..Canıımm yaa.. beni sevdi galibaa..Amcam benim yaaa;)
Efe: Mustafa amcanun kucağı çok rahatmışş.Ooohh, ağzımda kumanda, sırtımı dayamışım güvenlir yere.. Biraz kestirsem mi acabaa?Amaa, dur bir dakikaa. Yoksa tüm bu yakınlık Batuhan'a karşı ne kadar kuvvetli rakip olduğumu anlamak için miydii? Kaslarımı, vücudumu mu kontrol ediyor yoksa bu adam?
Efe:Yaaaa annee, Tutku teyzee, Mustafa amcaaa, bir rahat verin yaa..Çekilin şuradaann.
Efe ve Batuhan: Hadi bak şimdi ters taraflara gidelim de kafaları karışsın. Hangimizin peşinden koşacaklarını şaşırırla, biz de istediğimiz yeri karıştırırız.. Hehehehhh..Bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar ama biz birbirimizi çoook sevdiikk.. Büyüyünce beraber ne canlar yakıcaz di mi kankaa?
Efe de babannesi,dedesi ve amcasıyla ve diğer dedesiyle yani benim babamla hasret giderdi. Bol bol oynadı onlarla, şımardı..
Kuğulu Park ve benim için bir Ankara klasiği olan CafeMiz ile tanıştı.
Cumartesi akşamı da beraber büyüdüğüm lise arkadaşlarımla tanıştı nihayet Efe.
Eşlerimiz ve çocuklarımızla giderek büyüyen bir aileyiz biz.. Her buluşmamızda kaldığımız yerden devam edebilmek çok güzel. Hepinizi çooooooookk seviyoruuuuuummm ve özlüyorum.. Keşke daha sık görüşebilsek.. Orada, aranızda otururken neler aklıma geldi neler, hangi anılar.. bir bilseniz..:)
Bu buluşmamızda Efe onlarla , biz de sevgili Mustafa ve Gülgün'ün pek yakışıklı, haftaya 1 yaşına girecek olan oğulları Batuhan ile tanıştık. İstanbul'daki arkadaşlarımızın genelde hep kız çocukları olduğundan oğlumun şööyle güzel anlaşacağı, oyunlar oynayabileceği, çocukluk arkadaşım diyebileceği bir erkek arkadaşı, kankası yok ne yazık ki. Batuhan, bu açığı kapatabilecek tek adayımız şimdilik ama o da Ankara'da işte ne yapalım..:(
Buradan İstanbul'daki arkadaşlarıma sesleniyorum: Yeter artık. biriniz de bir erkek doğurun yaaaa... Valla oğlumun canına minnet. İleride kız arkadaş portföyü geniş olabilir sayenizde ama yeter bu kadar kız yani.:)
Günler öncesinden başladı Mustafa'nın "oğlanları güreştirelim bakalım" söylemleri. "Düello başlasın" a kadar gelmişti iş. Merakla bekliyordum açıkçası ne yapacaklar diye çünkü malumunuz Efe bu aralar herkesi yabancılıyor, üstelik Deli Zeyna'nın yaşattıkları sonrasında küçük çocuklardan da korkar oldu oğlum valla, daha bir temkinli yaklaşır oldu:) Ama hiç de korktuğum gibi olmadı. Efe, Tutku'lara gittikten sonra sadece bir 15-20 dakika kadar kalabalıktan ve biraz da Batuhan'dan çekindi. Sonra ufak ufak gülümsemeye başladı herkese. Gülgün ile güzel güzel oynadı annesi yemeğini yerken ve ben çaktırmadan Batuhan'ı mıncıklarken;). Tutku ve Dilara'ya çapkın çapkın gülücükler attı. Mustafa ve İskender'e erkek olmalarından ötürü sanırım daha mesafeliydi önceleri ama sonra alıştı..
Halının üstünde oradan oraya, battaniyesini de sürükleyerek yuvarlandı, durdu. Şımardıkça su içti, içtikçe ilgi çektiğinin farkına vardı, daha da bir şımardı.:) Bir biberon suyu bitirdi. Nereye güleceğini, kime bakacağını şaşırdı. Annesinin çok sevdiği amca ve teyzelerini o da çok sevdi, benimsedi.
Efe:Yaa babaaa yine nereye geldik biz yaa? Bu fotoğrafımı çeken adam da kim?Gülüp duruyor ama çıkartamadımm.
Efe: Ühühühühüü. Beni bırakın, halıya inip sonra koltuklara tırmanıcaaamm..
İlk başta uzak durup arada göz göze geldikçe ağlamaklı olduğu Batuhan'a kısa sürede alıştı, Mustafa'nın kucağında olduğunu görünce hızlı hızlı emekleyerek gidip çorabına ve o tombul, dolma gibi ayaklarına yapıştı. Isırmak için hamleler yaptı, tuttu, çekiştirmeye kalktı, anne engeline takıldı. Gülgün teyzesi Batuhan'ın çorabını çıkartıp verdi ama boş çorap rağbet görmedi.. Neylesin oğlum içi boş çorabı di mi ama;).. Batuhan ise Efe'nin gözüne taktı. O da hızlı hızlı gelip parmağını oğlumun gözüne sokmaya çalışırken Mustafa çevik bir hareketle engelledi. :)
1.fotoğraf:
Mustafa: Hadi oğluum, tam da öğrettiğim gibi yap hadi. Güüçç bende artıııııkkk..Göster yumruğunuu şu Efe'ye
Batuhan: Üfff İskender amcaa, kurtar beni.. Babam yine bana bir duello ayarlamış galibaa.. Ben güreşmek istemiyorum kii, ben süt istiyoruum, uyumak istiyoruum.
2.fotoğraf:
Mustafa: Hıımmm, kızarım amaaa, hımmm.. Batuhaannn!! (hiç kızıyormuş gibi de değil suratım ama..).
Batuhan: Tutku teyze ne kadar da tatlı di mi..Üff bu esmer tosun da nereden çıktı yaa..Babamın arkadşaının oğlumuymuş neymiş.. Tek bebek bendim ne güzeell..
Gülgün: Şunlara bak, ikisi de çocuk bunların. Şu Mustafa'nın suratına bak.. Ben ne yapıcam bunlarlaaa..??
Tutku: Ayyy canıımm, yirim seni beeen... (İç ses: ayyy bu ikisi de amma hareketli, yoruldum valla..Erkek çocuktan gözüm korktu gibi)
Dilara: Keşke Koray'da burada olsaydı..:(
Efe bu aralar "tay tay Efe tay tay taaayy", "hoppala Efee hoppalaaa", "Dumbala Efee dumbalaaa" diye şarkı söyledikçe ve ellerinden tuttukça yerinde dans eder gibi zıplıyor, bacaklarıyla bir hareketler yapıyor. Batuhan da müzik ile kafasını hareket ettiriyordu. Çok cool bir ekip oldular ikisi birlikte. Biri zıplıyor, biri kafayı sallıyor.. :) Eğlenceli bir görüntü oldu valla.
(Bu arada sağolsunlar tüm arkadaşlar Efe geliyor diye hediyeler almışlar. Tutku ve İskender'in hediyesi arabadan korktu ilk 2 gün ama şimdi alıştı oğlum. Elinden düşürmüyor oyuncağı..:) Ama ilk gün bakıp bakıp arabadan müzik sesleri geldikçe dudaklarını büzüp ağlıyordu..)
Bu kadar hareketten sonra tabi sütünü içerken 5.dakikada uyuyakaldı Efe pusetinde. Ve ben büyük bir başarı göstererek pusetinden araba koltuğuna, araba koltuğundan tekrar pusete, pusetten eve getirene kadar, eve geldikten sonra da yatağına koyana kadar hiiçç uyandırmadım kuzumu..:) Gurur duydum kendimle;)
Tutku: Efeee, gel beraber oynayalıımm. Battaniyen de pek güzelmiş.. Bana verir misiin?
Efe: Pışııııkkk. Onu kimselere vermem. O benimdir, benim kalacaaakk..Mmmmm, çok seviyorum onuu..Soldan sağa:
Duygu: Oooh böyle kalabalık iyi oluyor. Oğlanla ilgilenecek birileri illa ki çıkıyor.
Mustafa: Çok tatlısın seen. Had Batuhan ile güreşin. Haydi meydana hooopp..
Efe: Hehehehh, rahat bırakın beni. Burada da bir kumanda buldum, yaşasın. Dişlerim bayram edecek..
Efe: Ay annee bunun tadı bizimkinden daha güzelmiişş.. De bu Mustafa amca niye sürekli tutuyor. Sanırım düşmemeyim diye..Canıımm yaa.. beni sevdi galibaa..Amcam benim yaaa;)
Efe: Mustafa amcanun kucağı çok rahatmışş.Ooohh, ağzımda kumanda, sırtımı dayamışım güvenlir yere.. Biraz kestirsem mi acabaa?Amaa, dur bir dakikaa. Yoksa tüm bu yakınlık Batuhan'a karşı ne kadar kuvvetli rakip olduğumu anlamak için miydii? Kaslarımı, vücudumu mu kontrol ediyor yoksa bu adam?
Efe:Yaaaa annee, Tutku teyzee, Mustafa amcaaa, bir rahat verin yaa..Çekilin şuradaann.
Tutku: Yaa İskendeeer, biz de mi bir tane çocuk yapsaakk bilemedimm..
Efe: Evet evet ama lütfen erkek olsun. Etrafım hep kızlarla çevrilii..
Duygu: Dur oğluumm, Batuhan'ın ayağını çekiştirme. Yenmez o yenmeezz.. Dolma gibi biliyorum ama olmazz. Söz ben sana dolma yaparım..
Efee: Anaaa ayaklara baak.. Çoraplar da çok dikkat çekici.. Bir ağzıma alsam, tadına baksammı ki..
Batuhan:Anneciiimmm kurtar beni bu tosundaann.. Ya da ben onun gözüne parmağımı sokucam görecek gününüüü.. Tosun gel dansedelim beraber. Ben kafa sallıyım, sen bacaklarınla ilginç figürler yap. İyi ikili oluruz baakk..
Gülgün: Oğluumm beniimmm. İdare ediver biraz, misafir o. Bak büyüyünce iyi arkadaş olursunuz, güzel olur.
Efe ve Batuhan: Hadi bak şimdi ters taraflara gidelim de kafaları karışsın. Hangimizin peşinden koşacaklarını şaşırırla, biz de istediğimiz yeri karıştırırız.. Hehehehhh..Bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar ama biz birbirimizi çoook sevdiikk.. Büyüyünce beraber ne canlar yakıcaz di mi kankaa?
2 Mayıs 2012 Çarşamba
Tosunum 9 aylık..:)
Artık koccamaann bir oğlum var.. Tam 9 aylık.. Doğduğu zaman çok uzak geliyordu 9 ay.. Şimdi 1 yaşına geliyor bile.. Zaman hızla akıp geçiyor.. Haftaya hamileliği saymazsak ilk anneler günümü kutlayacağız oğlumla beraber..:)
Gelelim bu ayki gelişimimizee..
Bu ay Efe fazla kilo almamış ama çok hareketli olduğu için normal dedi doktorumuz.. 10kg 100gr oldu benim tosunumm.. Artık taşıma sınırlarımı zorluyor.. 10 lt suyu bile zor taşıyan ben, oğlumu da epey zorlukla taşıyorum.. Bir de sağolsun kucakta bile sakin durmadığı için iyice zorlaşıyor tabi..
Bu ay içerisinde Efe;
- Geçen bayramki Alanya tatilimizi saymazsak(sonuçta hem daha 3 aylıktı hem de ev ortamıydı, bol gezmeli değildi) ilk tatiline çıktı. Ve büyük ölçüde sorunsuz bir şekilde döndü. En azından otel odasını ve yatağını yadırgamadı, yemeklerini bazen normale göre az yese de yine de fena değildi.
- Yoğurt yine en sevmediği öğün oldu.
- Anneannemin "dumbala Efe dumbala, dumbala Efe dumbala" sıyla koltuğa tutunup zıplayarak dansetmeye başladı.
- Sık sık "hımm?" diyip bize bakmaya başladı..Mesela yoğurdunu mu yemiyor, küstüm konuşmuyorum seninle diyip gayet ciddi bir ifadeyle bakıyorum.. sonrasında ağzını açıyor ve yoğurdu yiyor. Her ağzını açıştan sonra da sanki "bak açıyorum işte, tamam mı?" der gibi "hımm?" diyor yüzüme baka baka..:)
-Ara ara ses açma denemeleri yapıyor. Yüksek sesle çeşitli sesler çıkartıyor, sonra çıkarttığı sesler hoşuna gidince gülüyor.
- Pearson Yayınları'na ait Neşeli Hayvanlar kitabı hala favori kitabı. Hatta Ege gezisinde kitap sayfalarına ayrıldı bile. En keyif aldığı şey kitabın sayfalarını açıp açıp yüzüne sürterek çevirmek..
- Gözde gözlüğe tahammülü yok. Sabahları lens takmadan önce gözlükle gördüyse veya güneş gözlüğü gözümüzdeyse hemen çekip almaya çalışıyor.
- Toplam 4 dişi çıktı, 5.si yolda hatta 2-3 güne bembeyaz ortaya çıkacak gibi..
- Artık sabahları annemin kucağına güle oynaya gitmiyor. Benden ayrılmak istemiyor. Annemi görünce benim gideceğimi anlıyor, onun için sıkıca bana sarılıyor. Anneme uzattığımda ve verdiğimde ise kısa süreli ağlamaklı oluyor. Ama ben gözden uzaklaşınca hemen susuyor ve anneme şebeklik yapmaya başlıyor..
- Nerede olursa olsun, ister annemin kucağında, ister babasının, ister yerde oynuyor olsun, ister mama sandalyesinde.. beni görünce "al beni" der gibi uzanıyor ve kucağıma gelmek istiyor.
- Kulağının kaşınmasına bayılıyor. Hatta bazen kaşıtmak için geliyor ve kaşımamızı istediği kulağını çeviriyor, diğer tarafa kafasını eğiyor. Bir kulak kaşınınca diğer tarafı dönüyor.. Biz kulağını kaşırken mest bir yüz ifadesiyle bakıyor.. Arada da "gıırrr,gırrr" diye mayışma sesleri çıkartmayı ihmal etmiyor.
-Hala Candan Erçetin'den Bahar şarkısı favorilerimizden. Onu duyunca ağlıyorsa sakinleşiyor.. Bu şarkının yanına Tarkan-Öp ve Kenan Doğulu- Tutamıyorum Zamanı da eklendi. Bu şarkıları duyar duymaz gülümsüyor..
-Saçlarımı çekmeye, hatta ayağa kalkarken destek olarak kullanmaya bayılıyor. Saçlarım bazen kopacak gibi hissediyorum.. kopmazlar herhalde ;)
Veee gelelim bu ay hayatında olacak değişikliklere.
*Bu ay kahvaltılarına yumurta sarısı eklendi oğlumun. Kayısı kıvamında pişmiş köy yumurtası vericez. Önce bir çimdik, 1 hafta içinde 1 tam yumurta sarısına çıkacak. Alerji olmadığı anlaşılınca da haftada 3 gün ekliycez kahvaltısına.
*Doktorumuzun tabiriyle "işkence başlıyor" ve artık yemekleri değişiyor Efe'nin. Öğle yemeklerinde Kıymalı taze fasulye, kıymalı semizotu, kabak dolması, yeşil mercimekli bulgur pilavı, sulu köfte, mantı makarna, ızgara köfte vericez artık. Tabi ki balık da verebiliriz arada..
Yemeklere nane,kekik,kimyon,dereotu ekleyebilir, yemeklerin yanında ayran da verebilirmişiz.
Cumartesiden bu yana ilk deneyimimiz sulu köfte oldu. Annemin söylediğine göre planlanan miktarın yarısını yemiş ama tabi oldukça uzun bir sürede.. Annem iyice ufalamış falan ama zor geliyor tabi.
İkinci deneyim bana ait. Yeşil mercimekli bulgur pilavı,içine nane ve dereotu da ekledim. Dün 1 saatte falan planladığımın yarısını yiyebildi. Bulgur tanelerini çiğnemekte zorlanıyor tabi ama alışacak elbet..Yanına verdiğim ayranı ise sadece tadını alana kadar 2 yudum içti. Kalanını tövbe ağzına koymadı..
Kendi yediğimiz mantıdan bir lokma ufalayıp vermeye çalıştım,önce almak istemedi ama sonra biraz yedi..Bakalım mantı makarnaya nasıl davranacak;)
*Akşam yemeklerinde ise kaşık mamalarına son veriyoruz. Artık tarhana çorbası, buğdaylı yoğurt çorbası ve tavuk suyuna tel şehriye çorbası vericez dönüşümlü olarak. İlk deneyim buğdaylı yoğurt çorbasıydı. Buğday mşktarını fazla kaçırmışım biraz.. Blenderdan azıcık geçirsem mi diye düşündüm ama vazgeçtim. Zar zor yedi 2 gün boyunca.. Dün akşam tarhana çorbasını ise tadına bile bakmadan reddetti önce. Sonra duruma Altan el koydu ve benim yoğurtta uyguladığım taktiği uyguladı. "Kızarım, konuşmuyorum senle" demeye başladı sert sert.
Kendine kızıldığını öyle güzel anlıyor ki oğlum, o da ciddileşiyor hemen. Altan "hadi kocaman aç ağzını, ham yap" dedi,bizimki babasının gözünün içine baka baka açtı yavaş yavaş ağzını,bir kaşık yedi. Altan "haamm" dedi, aynen gözünün içine baka baka açtı yine ağzını oğlum.. Böyle böyle bir kase tarhana çorbası Efe'nin midesinde yerini aldı. Bakalım bugün tavuk suyuna tel şehriye çorbası deneyimimiz nasıl olacak merakla bekliyorumm..
Çocukcağız herhalde diyordur noldu yine yaa, ne güzel sebze-et püresi, armutlu muhallebi falan geçinip gidiyorduk noldu, bu saçma sapan yemekler de nereden çıktı diye..:)
Elbet alışacak zamanla.. Biz de bir şekilde yedirmenin yolunu bulucaz tabi ki..
Bakalım gelecek günler neler gösterecek bize..
Gelelim bu ayki gelişimimizee..
Bu ay Efe fazla kilo almamış ama çok hareketli olduğu için normal dedi doktorumuz.. 10kg 100gr oldu benim tosunumm.. Artık taşıma sınırlarımı zorluyor.. 10 lt suyu bile zor taşıyan ben, oğlumu da epey zorlukla taşıyorum.. Bir de sağolsun kucakta bile sakin durmadığı için iyice zorlaşıyor tabi..
Bu ay içerisinde Efe;
- Geçen bayramki Alanya tatilimizi saymazsak(sonuçta hem daha 3 aylıktı hem de ev ortamıydı, bol gezmeli değildi) ilk tatiline çıktı. Ve büyük ölçüde sorunsuz bir şekilde döndü. En azından otel odasını ve yatağını yadırgamadı, yemeklerini bazen normale göre az yese de yine de fena değildi.
- Yoğurt yine en sevmediği öğün oldu.
- Anneannemin "dumbala Efe dumbala, dumbala Efe dumbala" sıyla koltuğa tutunup zıplayarak dansetmeye başladı.
- Sık sık "hımm?" diyip bize bakmaya başladı..Mesela yoğurdunu mu yemiyor, küstüm konuşmuyorum seninle diyip gayet ciddi bir ifadeyle bakıyorum.. sonrasında ağzını açıyor ve yoğurdu yiyor. Her ağzını açıştan sonra da sanki "bak açıyorum işte, tamam mı?" der gibi "hımm?" diyor yüzüme baka baka..:)
-Ara ara ses açma denemeleri yapıyor. Yüksek sesle çeşitli sesler çıkartıyor, sonra çıkarttığı sesler hoşuna gidince gülüyor.
- Pearson Yayınları'na ait Neşeli Hayvanlar kitabı hala favori kitabı. Hatta Ege gezisinde kitap sayfalarına ayrıldı bile. En keyif aldığı şey kitabın sayfalarını açıp açıp yüzüne sürterek çevirmek..
- Gözde gözlüğe tahammülü yok. Sabahları lens takmadan önce gözlükle gördüyse veya güneş gözlüğü gözümüzdeyse hemen çekip almaya çalışıyor.
- Toplam 4 dişi çıktı, 5.si yolda hatta 2-3 güne bembeyaz ortaya çıkacak gibi..
- Artık sabahları annemin kucağına güle oynaya gitmiyor. Benden ayrılmak istemiyor. Annemi görünce benim gideceğimi anlıyor, onun için sıkıca bana sarılıyor. Anneme uzattığımda ve verdiğimde ise kısa süreli ağlamaklı oluyor. Ama ben gözden uzaklaşınca hemen susuyor ve anneme şebeklik yapmaya başlıyor..
- Nerede olursa olsun, ister annemin kucağında, ister babasının, ister yerde oynuyor olsun, ister mama sandalyesinde.. beni görünce "al beni" der gibi uzanıyor ve kucağıma gelmek istiyor.
- Kulağının kaşınmasına bayılıyor. Hatta bazen kaşıtmak için geliyor ve kaşımamızı istediği kulağını çeviriyor, diğer tarafa kafasını eğiyor. Bir kulak kaşınınca diğer tarafı dönüyor.. Biz kulağını kaşırken mest bir yüz ifadesiyle bakıyor.. Arada da "gıırrr,gırrr" diye mayışma sesleri çıkartmayı ihmal etmiyor.
-Hala Candan Erçetin'den Bahar şarkısı favorilerimizden. Onu duyunca ağlıyorsa sakinleşiyor.. Bu şarkının yanına Tarkan-Öp ve Kenan Doğulu- Tutamıyorum Zamanı da eklendi. Bu şarkıları duyar duymaz gülümsüyor..
-Saçlarımı çekmeye, hatta ayağa kalkarken destek olarak kullanmaya bayılıyor. Saçlarım bazen kopacak gibi hissediyorum.. kopmazlar herhalde ;)
Veee gelelim bu ay hayatında olacak değişikliklere.
*Bu ay kahvaltılarına yumurta sarısı eklendi oğlumun. Kayısı kıvamında pişmiş köy yumurtası vericez. Önce bir çimdik, 1 hafta içinde 1 tam yumurta sarısına çıkacak. Alerji olmadığı anlaşılınca da haftada 3 gün ekliycez kahvaltısına.
*Doktorumuzun tabiriyle "işkence başlıyor" ve artık yemekleri değişiyor Efe'nin. Öğle yemeklerinde Kıymalı taze fasulye, kıymalı semizotu, kabak dolması, yeşil mercimekli bulgur pilavı, sulu köfte, mantı makarna, ızgara köfte vericez artık. Tabi ki balık da verebiliriz arada..
Yemeklere nane,kekik,kimyon,dereotu ekleyebilir, yemeklerin yanında ayran da verebilirmişiz.
Cumartesiden bu yana ilk deneyimimiz sulu köfte oldu. Annemin söylediğine göre planlanan miktarın yarısını yemiş ama tabi oldukça uzun bir sürede.. Annem iyice ufalamış falan ama zor geliyor tabi.
İkinci deneyim bana ait. Yeşil mercimekli bulgur pilavı,içine nane ve dereotu da ekledim. Dün 1 saatte falan planladığımın yarısını yiyebildi. Bulgur tanelerini çiğnemekte zorlanıyor tabi ama alışacak elbet..Yanına verdiğim ayranı ise sadece tadını alana kadar 2 yudum içti. Kalanını tövbe ağzına koymadı..
Kendi yediğimiz mantıdan bir lokma ufalayıp vermeye çalıştım,önce almak istemedi ama sonra biraz yedi..Bakalım mantı makarnaya nasıl davranacak;)
*Akşam yemeklerinde ise kaşık mamalarına son veriyoruz. Artık tarhana çorbası, buğdaylı yoğurt çorbası ve tavuk suyuna tel şehriye çorbası vericez dönüşümlü olarak. İlk deneyim buğdaylı yoğurt çorbasıydı. Buğday mşktarını fazla kaçırmışım biraz.. Blenderdan azıcık geçirsem mi diye düşündüm ama vazgeçtim. Zar zor yedi 2 gün boyunca.. Dün akşam tarhana çorbasını ise tadına bile bakmadan reddetti önce. Sonra duruma Altan el koydu ve benim yoğurtta uyguladığım taktiği uyguladı. "Kızarım, konuşmuyorum senle" demeye başladı sert sert.
Kendine kızıldığını öyle güzel anlıyor ki oğlum, o da ciddileşiyor hemen. Altan "hadi kocaman aç ağzını, ham yap" dedi,bizimki babasının gözünün içine baka baka açtı yavaş yavaş ağzını,bir kaşık yedi. Altan "haamm" dedi, aynen gözünün içine baka baka açtı yine ağzını oğlum.. Böyle böyle bir kase tarhana çorbası Efe'nin midesinde yerini aldı. Bakalım bugün tavuk suyuna tel şehriye çorbası deneyimimiz nasıl olacak merakla bekliyorumm..
Çocukcağız herhalde diyordur noldu yine yaa, ne güzel sebze-et püresi, armutlu muhallebi falan geçinip gidiyorduk noldu, bu saçma sapan yemekler de nereden çıktı diye..:)
Elbet alışacak zamanla.. Biz de bir şekilde yedirmenin yolunu bulucaz tabi ki..
Bakalım gelecek günler neler gösterecek bize..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)