Kilitbahir'den Çanakkale'ye geçiş çok beklemeden gerçekleşti..
Ama ne yalan söyliyim Bozcaada bayramda gidilecek yer değilmiş pek.. Aşırı kalabalıktı çünkü.. Ayazma Playı'nda arabayı parkedecek yer zor bulunuyordu. Hadi kazara park ettiniz, plajda kendinizi park edecek bir tanecik(1 çift demiyorum bakınız, sadece 1 tanecik) şezlong ve şemsiye bulmak neredeyse imkansız.. Ha,sabahın 8.30unda giderseniz bulabiliyormuşsunuz o ayrı:)
Biz çocuklarla gittiğimiz için merkezdeki otellerde kalmadık. Onun yerine çiftlik konseptli Ataol Tatil Çiftliği'nde kaldık. Otel gayet güzeldi. Yemekler başarılıydı.. Bahçesi güzeldi.. Son gün öğrendiğimiz bir ayrıntı: otelin bir de Beach Oteli var ve buraya gidip kahvaltınızı burada da yapabiliyormuşsunuz. E denizden de faydalanabiliyormuşsunuz.. Daha ne olsun.. Ayazma Plajı'nın kalabalığı ile uğraşmak istemeyenler için güzel bir alternatif.
Ayazma Plajı,adanın en büyük ve tesis olan tek plajı..Kum harika,deniz buz gibi, çivi gibi ama çok güzel..
Efe bu kez incecik kumlarla oynamanın, denize taş atmanın keyfine vardı ve deniz kenarından hiiç ayrılmadı neredeyse..
Elif ile birlikte kum ile oynadılar...
Bozcaada sokakları çok keyifli, rengarenk, cıvıl cıvıl.. Bebek arabasıyla pek elverişli değil aslen.. Bir akşam merkezde yemek yiyelim dedik ama siz siz olun bayramda gidecekseniz yiyeceğiniz yeri önceden seçip rezervasyon yaptırın çünkü herkes öyle yapıyormuş, dolayısıyla yer bulmak neredeyse imkansız..Bulduğunuz yer de pek memnun etmiyor zaten..:(
Öğlen yemeklerinde Ayazma Plajı'nın tepesindeki deniz manzaralı restoranlarda yemek yedik.. İlk gün Ali Baba Restoranda yedik, 2. ve 3. gün ise adanın en iyi restoranlarından olduğunu öğrendiğimiz, zamanında plajda tek restoran olan Vahit'in Yeri'nde oturduk.. Bu saatlerde Efe de uyuduğu için rahatlıkla yemek yiyebildik.. :)
Genelde mezeler, salata,ızgara kalamar, tava kalamar ve çiğ börek şeklinde geçti öğle yemeklerimiz..Ah o kabak çiçeği dolmaları, aahh..!!
Bir akşamüstü Aylin'ler otele erken döndüler,biz de otele gitmeden şu meşhuur Polente Feneri'ni görelim dedik.. Demez olaydık.. Fenere zaten artık sokmuyorlarmış, dışarıdan santrali gördük, dönüş yoluna geçtik.. Ada yolları dar, önümüzdeki araba önündeki bisiklet konvoyu yüzünden yavaşladı, karşıdan gelen arabalar yüzünden geçemedi, tabi biz de.. 2 araba durduk resmen bisikletleri bekliyoruz..Birden bir fren sesi duyduk ve güüümmm!! Arkadan gelen bir araba bize çarptı.. Sonrası can sıkıntısı, gerginlik... Neyse cana geleceğine mala gelsin tabi.. Geçti gitti.. Kötü bir anı olarak kaldı..
Bu arada naçizane bir tavsiye illa bayram zamanı gidecekseniz.. Dönüş gününden bir gün önce arabanızı Geyikli'ye geçirip otoparka koyun ve ertesi gün feribota yaya olarak binin.. Biz öyle yaptık ve ne kadar doğru bir karar verdiğimizi ertesi sabah taksiyle iskeleye yanaşmaya çalışırken gördük.. Feribot kuyruğu öyle böyle değildi çünkü.. Uzadıkça uzuyordu.. Biz ise elimii kolumuzu sallayarak o kadar arabayı geçip bindik feribota.. Bu arada feribot biletleri gidiş dönüş.. Dönüşte kimse bilet kontrolü yapmıyor haliyle..
Biz beyler arabaları götürmeden önce tabi ki buraya kadar gelmişken şarap almadan dönmeyelim dedik ve epey bir şişe şarabı zulaya attık.. Meşhuur ada kurabiyesinden aldık.. Çiçek Fırın kurabiye için doğru adres.. Ancak ben size meşhur olan damlasakızlı, bademli kurabiye yerine badem lokumu adını verdikleri kurabiyeyi tavsiye edicem.. Müthişti gerçekten..
Güzel bir tatildi ama çok kalabalık olmasından mıdır nedir Bozcaada bizde çok hayranlık uyandıran, hayallerimizi süsleme hisleri beslememize sebep olan bir yer olmadı.. Ne bileyim bir Burgazada, Büyükada vs.. den çok farklı gelmedi bize açıkçası..Hani gözlerimi kaptsam, nerede olmak isterim diye düşünsem ilk sırada değil..Ama bence yine de bu kadar kalabalık olmadığı bir zaman gidip ikinci bir şans vermekte fayda var diye düşünüyorum..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder